Miras ve Mirasçılık Hukuku

Miras hukuku, mirasbırakanın ölümüyle beraber; ölüm ile sona ermeyen mirasçılara intikal edebilecek hak ve borçlara ilişkin kuralları düzenleyen hukuk dalıdır. Miras hukukunun ana temeli özel mülkiyetin devamlılığıdır. Yani özel mülkiyete tabi şeyler, yine özel mülkiyete tabi olmalı ölümle beraber devlete geçmemelidir. Böylece ölen kişinin kişiye bağlı olan alacak ve borçlar dışındaki alacak ve borçlar mirasbırakanın yerini alan kişiler üzerinden devam eder.

Miras hukuku temelini Anayasa’nın 35. maddesinden almaktadır. Bu maddeye göre; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bunlar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir.”  Anayasadan sonra miras hukukunun en önemli kaynağı Türk Medeni Kanunu’dur. Miras hukuku 3. kitap olarak kanunda düzenleme alanı bulmuştur.

Miras hukukunun anlaşılabilmesi için bazı kavramların açıklanmasına gerek vardır. Miras; mirasbırakan sıfatındaki kişinin ölümüyle mirasçılara geçen alacak ve borç ilişkileridir. Mirasbırakan; ölümü sonucu özel hukuk ilişkilerinin düzenlendiği kişidir. Mirasbırakan yalnızca gerçek kişi olabilmektedir. Mirasçı kavramı ise; mirasbırakanın malvarlığı üzerinde külliyen halef olacak kişidir. Son olarak tereke kavramının da açıklanması gerekmektedir; mirasbırakanın ölümü sonucu mirasçılara kalan özel hukuk ilişkilerinin tamamıdır.

Türk Medeni Kanunu’na göre iki çeşit mirasçılık söz konusudur. İlki yasal mirasçılık olup bu mirasçılık türünde mirasbırakanın iradesi söz konusu değildir. Mirasbırakanın yasal mirasçıları kanunlar tarafından düzenlenmiştir. İkincisi atanmış mirasçılık olup bu mirasçıları mirasbırakan seçmiştir.

Miras davasının konusu olan tapu tescili davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri iken miras davasının konusu terekenin tespitiyse görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleridir.

Başa dön tuşu