Ceza Hukuku

Kusurluluk (Ceza Sorumluluğu)

Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için kasten ya da taksirle işlenen bir eylemin varlığı gerekir. Ayrıca failin eyleminde kusurlu olması da gerekir. Ceza hukuku bakımından kusurluluk, failin hukuka uygun hareket edebilme olanağına sahip olmasına rağmen, hukuka aykırı harekette bulunmayı seçmiş olması nedeniyle bu hareketin ona yükletilebilmesidir.

Kusura yeteneği, failin doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, haklıyı haksızdan ayırt edebilme ve buna göre davranma yeteneği olarak tanımlanabilir. Kusur yeteneği hareketin yapıldığı esnada var olmalıdır.

Kusur Yeteneğini Etkileyen Durumlar

Türk Ceza Kanunu’nda kusurluluğu etkileyen durumlar yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik, geçici nedenler ve alkol ve uyuşturucu madde etkisinde bulunma şeklinde düzenlenmiştir.

Yaş Küçüklüğü

Failin yaşı kusur yeteneği bakımından çeşitli gruplara bölünerek incelenir. Bu gruplar 0-12 yaş grubu, 12-15 yaş grubu, 15-18 yaş grubudur.

  1. Birinci Yaş Grubu (0-12 Yaş)

Türk Ceza Kanunu’na göre suçu işlediği sırada 12 yaşını doldurmayan kişinin kusur yeteneği yoktur. Kanun maddesinde bu durum şekilde belirtilmiştir;

  • Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
  1. İkinci Yaş Grubu (12-15 Yaş)

Eylemi işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanların ceza sorumluluğu tayin edilirken fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya hareketlerini yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmiş olup olmadığı göz önüne alınır.

Bu durum TCK madde 31/2’de şu şekilde anlatılmıştır:

  • Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
  1. Üçüncü Yaş Grubu (15-18 Yaş)

Fiili işlediği sırada 15 yaşını bitirip 18 yaşını tamamlamamış olan küçükler hakkında, işledikleri suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabildikleri konusunda inceleme yapılmaz. Bu yaş grubunda bulunan kişilerin ceza sorumluluğu var kabul edilir. Bu kişilere işledikleri suç sebebiyle indirilmiş şekilde ceza verilir.

Kusur Yeteneğini Etkileyen Durumlar

Sağır ve Dilsizler

Sağırlık ve dilsizlik, anlama ve isteme yeteneğini etkileyen bir durum olduğu için bu konuda özel düzenlemeler yapılmıştır. Sağır ve dilsizlerin ceza sorumluluğu da yaş gruplarına ayrılmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 33. Maddesinde sağır ve dilsizlerin ceza sorumluluğu şu şekilde düzenlemiştir:

  • Bu Kanunun, fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onsekiz yaşını doldurmuş olup da yirmibir yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında da uygulanır.

Yani TCK madde 31’de düzenlenen yaş küçüklüğü durumu burada maddede anlatıldığı şekilde uygulanır.

Akıl Hastalığı

Akıl hastalığı, kişinin anlam ve isteme yeteneğini etkileyen; düşünme, anlama, kavrama ve karar verme gibi yeteneklerinde eksiklik doğuran psikolojik bozukluklardır.

Bazı akıl hastalıkları kişinin her fiil açısından irade yeteneğini ortadan kaldırmaz, yalnızca belli durumlarla ilgili irade yeteneğini kısıtlar. Örneğin, kleptomani denilen hırsızlık hastalığı durumunda kişinin yalnızca hırsızlık bakımında akıl hastalığından söz edilebilir. Bu nedenle kleptomani hastası birinin işlediği kasten yaralama suçu bakımdan cezai sorumluluğu tamdır.

Türk Ceza Kanunu madde 32’de akıl hastalığı durumu şu şekilde düzenlenmiştir;

  • Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
  • Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.

Geçici Nedenler

Geçici nedenler, akıl hastalığının dışında kalan ancak kusur yeteneğini ortadan kaldıran veya azaltan nedenlerdir. Örneğin hipnotizma, uyku durumu halinde olmak kişinin geçici olarak irade yeteneğini ortadan kaldırır. Geçici neden sebebiyle ceza verilmemesi veya indirim yapılabilmesi için şu koşullar gerekir,

  • Kişinin bu geçici koşula kendi kusuruyla yol açmamış olması,
  • Suçun bu geçici nedenin fail üzerinde etkisi anında işlenmiş olması gerekir.

Alkol veya Uyuşturucu Madde Etkisinde Olma

Alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olmanın kusur yeteneğini ortadan kaldırması dolasıyla ceza sorumluluğunu azaltması veya yok etmesi, alkol veya uyuşturucu maddenin rıza ile alınıp alınmadığına bağlı olarak değişir. Bu husus kanunun 34. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

  • Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.
  • İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. 

Ceza avukatı, tarafların hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasında büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir ceza yargılamasının tarafı olmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçerek ceza hukuku alanında tecrübeli avukatlarımızdan hukuki destek alabilirsiniz.

 

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Muzaffer TAŞ

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu