İcra Hukuku - İflas Hukuku

İflas Suçları Nelerdir?

İflas hukuku uygulamalarından kaynaklanabilen önemli suçlar belirli durumlarda ortaya çıkabilir.

İflas ve Konkordato İşlerinde Kişisel Menfaat Temin Etmek Suçu (İİK. M.333)

Bu suç, İİK’nın 333. maddesinde; “Her kim iflas bürosu veya idaresinin yahut bir alacaklının veya alacaklılar toplanmasındaki mümessilinin reyini yahut konkordatoya muvafakatini kazanmak için ona hususi bir menfaat temin veya vaat ederse altı aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Menfaat temin eden alacaklı yahut mümessili de aynı ceza ile cezalandırılır. Suçun iflas bürosu veya idaresi üyesi tarafından işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Hükmün konuluş amacı alacaklılar arasındaki eşitliğin hileli işlemlerle bozulmasının önüne geçmektir.

Ticari İşletmede Yöneticinin Alacaklıları Zarara Uğratmak Kastı İle Hareket Etmesi Halinde Sorumluluğu (İİK m. 333/a)

Ticari İşletmede Yöneticinin Alacaklıları Zarara Uğratmak Kastı İle Hareket Etmesi Halinde Sorumluluğu (İİK m. 333/a)

Ticaret şirketlerinde, yönetim yetkisine sahip kişilerin alacaklıları zarara uğratma amacıyla şirket borçlarını kısmen veya tamamen ödememesi suç olarak kabul edilmiştir.

Bu suç, kasıtlı olarak işlenebilecektir ve altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Eğer kasıt seviyesine ulaşılmamış ve taksirle bu sonuç ortaya çıkmışsa, bu durumda zararın ağırlığına göre iki bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.

Bu suçun gerçekleşebilmesi için, şirketin takibin kesinleştiği gün itibarıyla borcu ödeme gücü bulunmasına rağmen, hukuki veya fiili olarak yönetim yetkisine sahip olan yetkilisinin alacaklıları zarara uğratma niyetiyle şirket borcunu kısmen veya tamamen ödememesi gerekmektedir. Takibi kesinleşen alacaklının şikayetine bağlıdır.

Konkordatoda Yetkili Kimseleri Hataya Düşürmek ve Yeniden Yapılandırma Koşullarına Uymamak Suçu (İİK m. 334)

Borçlunun, konkordato mühletini elde etmek veya konkordato veya sermaye şirketleri ile kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projelerini onaylatmak amacıyla, alacaklıları, komiseri, ara dönem denetçisini, yetkili memuru yanıltması veya projelere uymamak suretiyle kasıtlı olarak zarara uğratması durumunda, altı aydan bir yıla kadar cezalandırılması söz konusu olabilir.

Özellikle, ülkemizin içinde bulunduğu Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında iflas erteleme sürecine yönelik özel düzenlemelerin getirilmesi nedeniyle konkordato prosedürü, özellikle 2016 yılı temmuz ayından önceki dönemden farklı olarak önemli bir yer edinmiş durumdadır. Bu madde çerçevesindeki uygulamanın, özellikle OHAL şartları dikkate alındığında daha fazla gündeme gelebileceği öngörülmektedir.

Müflisin Mallarını İflas İdaresine Vermemek ve Müflisin Alacaklarını İflas İdaresine Bildirmemek Suçu (İİK m. 336)

Müflisin mal varlığını elinde bulunduran veya müflise borcu olanların, iflasın açıldığına dair ilanın kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde mal varlıklarını iflas idaresine teslim etmemesi veya borcunu bildirmemesi durumunda, doksan güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacaktır.

İİK’nın 336. maddesi, “Müflisin mallarını ellerinde bulunduran veya müflise borçlu olan üçüncü şahıslar, iflasın açıldığına dair ilana muttali oldukları tarihten itibaren bir ay içinde makbul bir mazeret olmaksızın o malları iflas idaresi emrine vermezler veya borçlarını bildirmezlerse, doksan güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Gerektiği Halde Sermeye Şirketinin İflasını İstememek Suçu (İİK m.345/a)

Sermaye şirketini idare ve temsil ile görevlendirilmiş kişiler veya tasfiye memurları, 179. madde uyarınca şirketin mevcudunun borçları karşılamadığını bildirmemek suretiyle iflas başvurusunda bulunmamaları suç sayılmış ve şikayet üzerine, idare ve temsil ile görevlendirilmiş kişiler veya tasfiye memurları üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.

Şirketi idare ve temsille görevlendirilen kişiler; anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde müdürlerdir. İsnat edilen suçun varlığının belirlenebilmesi için öncelikle, İİK’nın 179. ve TTK’nın 376. maddelerinde öngörülen koşullara göre şirketin aktif ve pasif durumunun değerlendirilerek, şirketin iflasının istenip istenmemesi gerektiğinin tespiti yapılmalıdır.

Uygulamada genellikle karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi bu değerlendirmenin bir parçasıdır. Aynı şekilde, şikayet hakkının düşüp düşmediğinin belirlenmesi için İİK’nın 347. maddesine göre iflasın gerekliliği tarihi ve bilirkişi marifetiyle tespit edilmelidir.

Taksirli İflas Suçu (İİK M.310)

Taksirli İflas Suçu (İİK M.310)

İcra ve İflas Kanunu’na göre, üç farklı iflas türü bulunmaktadır: adi iflas, taksirli iflas ve hileli iflas. Adi iflas, Türk hukukunda suç olarak düzenlenmemiş olsa da, taksirli iflas ve hileli iflas suç olarak tanımlanmıştır.

Taksirli iflas suçunda korunan hukuki menfaat, ticarette karşılıklı güven ve alacaklıların haklarıdır. Müflisin mal varlığı, alacaklıların alacaklarını tahsil edebilmeleri için bir güvence oluşturur. Bu suç kapsamında, müflisin kendi mal varlığını azaltarak veya ortadan kaldırarak gerçekleştirdiği kusurlu davranışlar cezalandırılmaktadır.

İcra ve İflas Kanunu madde 310’a göre; Aşağıdaki hallerden biri kendisinde bulunan müflis taksiratlı sayılır ve Türk Ceza Kanunu’na göre cezalandırılır:

1-Ziyanları için makul sebepler gösteremezse,

 2-Evinin masrafları hadden fazla ise,

3-Kumar yahut mücerret baht oyunlarında ve borsa muamelelerinde külliyetli para sarf etmişse,

4-Borcunun, mevcudu ile alacağından çok olduğunu bildiği halde bu vaziyetinden haberleri olmayan kimselerden ehemmiyetli miktarda veresiye mal satın yahut borç para almış ise,

5- Ticaret Kanununun 66’ncı maddesinin birinci fıkrasının 1 ila 3’üncü bentlerinde sayılan defterleri hiç veya kanunun emrettiği şekilde tutmamış ise,

6-Mevcudu ile alacağından çok fazla mebaliğ için senetler imza etmiş ise,

7- İflas takibi sırasında mahkeme, iflas idaresi veya iflas dairesi tarafından çağrıldığı halde makbul bir mazeret olmaksızın gelmemiş ise,

8-İşlerini terk ederek kaçmış ise,

9-Evvelki bir konkordato şartlarını ifa etmeden yeniden iflasına hükmolunmuş ise,

10-178’inci maddenin son fıkrası hükmüne riayet etmeyip de bir sene içinde iflası vuku bulmuşsa”

Hileli İflas Suçu (İİK. M.331)

Hileli iflas, iflas etmiş veya etmeyi planlayan müflisin, alacaklılarını zarara uğratmak veya kişisel menfaatler elde etmek amacıyla, çeşitli hileli fiil veya hukuki işlemlerle iflas sürecine dolandırıcı yöntemler karıştırmasıdır.

Borçlu müflisin, iflas öncesinde veya sonrasında, alacaklılarını zarara uğratmak veya diğer menfaatler sağlamak amacıyla hileli eylemlerde bulunması şeklinde de tanımlanabilir.

Hileli iflas suçunun düzenlenmesiyle korunan hukuki menfaat, özellikle devletin ekonomik hayatında vazgeçilmez bir unsuru olan karşılıklı güven ilkesidir. Ardından, bireylerin alacak haklarının, bu suç tarafından ihlal edildiği ve dolayısıyla korunması gereken bir hukuki menfaati olduğu kabul edilmektedir.

İİK madde 331’e göre; “İflasından evvel veya sonra alacaklılarını zarara sokmak kastıyla ve hususiyle aşağıdaki suretlerle hileli muamelelerde bulunan kimse hileli müflis sayılır ve Türk Ceza Kanunu’na göre cezalandırılır:

1.Alacaklıların müşterek rehini makamında olan mallarını tamamen veya kısmen kaçırır, gizler veya tahrip ederse;

2.Alacaklıların zararına olarak hakikate aykırı makbuzlar verir veya yazı ile borç ikrar ederse;

3.Muvazaalı satışlar, muameleler yahut bağışlamalar yaparsa;

4.Evlenme mukavelesinde hakikaten getirilmemiş bir çeyizi getirilmiş gibi tanır ve karı da bu mukaveleyi kocasının alacaklılarına karşı istimale kalkışırsa;

5.Hakikate aykırı borç ikrar etmek yahut muvazaalı muameleler ve mukaveleler yapmak suretiyle alacaklılarını zarara sokarsa;

6.Borcu mevcudu ile alacağından ziyade olduğunu bildiği halde ehemmiyetli kıymeti haiz ticari mallarını yahut fabrikasının mahsullerini hem satış gününün piyasasından, hem de mal olduğu veya satın alındığı kıymetten pek aşağı bir fiyatla satmak suretiyle mevcudunu israf ederse;

7.Konkordato mukavelesi haricinde alacaklıya hususi menfaatler temin ederse;

8.Hakikate aykırı muhasebe ve sahte bilançolarla aktifini hakikatte olduğundan fazla veya noksan gösterirse.

Türk Ceza Kanunu’nun iştirak hükümleri dışında kalsa dahi, müflisin aktifini azaltmak maksadıyla ona ait taşınır ve taşınmaz malları kısmen veya tamamen saklayan veya kaçıran ve muvazaa ile temellük eden veya bu hususlarda yataklık veya tavassut eden veya iflas masasına müracaat ile kısmen veya tamamen asılsız alacaklarını kaydettiren veya müflisin tediye kabiliyetini azaltmak maksadıyla kendi adına veya müstear adla ticari faaliyetlere girişen kimseler hakkında dahi aynı cezalar uygulanır.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Kübra DEMİR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu