İcra Hukuku - İflas Hukuku

İcra Takibinin Tarafları ve İcra Takip Yolunun Değiştirilmesi

İcra takibinin tarafları alacaklı ve borçludur. Alacaklı; takipte bulunarak alacağını tahsil etmek isteyen kimse iken borçlu ise kendisine karşı takip başlatılan kimsedir.

Taraf Ehliyeti Nedir?

İcra takibine taraf olabilmek için alacaklı ve borçlunun taraf ehliyetine sahip olması aranmaktadır. Taraf ehliyeti ise Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesine göre; Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir” Bu durumda tüzel kişiliği bulunmayan topluluklar ise taraf ehliyetine sahip olmayıp icra takibinin tarafı olamazlar. Kendi hukukuna göre hak ehliyetine sahip kişi icra hukuku bakımından da taraf ehliyetine sahiptir.

Taraf ehliyeti bakımından dikkat edilmesi gereken bir husus da takip sırasında alacaklının ölümü halidir. Şayet takip sırasında alacaklı ölürse bu halde mirasçıların hepsi ya da tereke temsilcisi takibe devam edecektir.

Takip devam ederken borçlunun ölümü ise İcra İflas Kanununun 53. maddesinin 2. fıkrasında; “İcra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi ise terekeye karşı ona göre takip devam eder.” şeklinde düzenlenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise borçluya karşı iflas yolu ile takibe başlanmış ise bu durumda iflas takibi mirasçılara karşı devam edemeyecek olup yalnızca terekeye yöneltilebilecektir.

Ölmüş kimsenin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle ölmüş kimseye karşı icra takibi başlatılamayacağı gibi, ölmüş bir kimse adına da icra takibi yapılamamaktadır.

Takip Ehliyeti Nedir?        

Takip ehliyeti; bizzat veya vekil vasıtasıyla takibi sürdürebilme yetisidir. Türk Medeni Kanununa göre fiil ehliyetine sahip kimseler icra hukukunda takip ehliyetine sahip bulunmaktadır.

Bazı durumların varlığı halinde kişide taraf ve takip ehliyeti bulunmasına karşın takip işlemi ehliyeti bulunmayabilir. Örneğin hakkında iflas kararı verilen müflisin taraf takip işlemi yapma ehliyeti bulunmamaktadır.

İcra Takibinde Sıfat Nedir?

Takipte usuli yanın yanı sıra alacaklı ve borçlu maddi hukuk bakımından da bu sıfatlara haiz olmalıdır. Sıfat işin esasına ilişkin olup taraflarca ileri sürülebileceğinden icra memuru ve mahkemece re’sen dikkate alınamaz bu sebeple bir itiraz sebebidir. Sıfatın aksine taraf ve takip ehliyeti ise takibin zorunlu unsurlarından olduğundan icra memuru ve icra mahkemesince kendiliğinden gözetilmelidir ve şikayet yolu ile ileri sürülmektedir.

Borçlunun kendisine karşı takip yapılamayacağını, mirası reddettiğini ileri sürmesi ise sıfatının olmadığını ortaya koymaktadır.

İcra Takibinde Tarafların Temsili Nedir?

İcra hukukunda da maddi hukukta olduğu gibi kanuni temsil ve iradi temsile ilişkin hükümler geçerlidir. Bu durumda taraf ehliyeti bulunmayan bir kimseye karşı icra takibine girişilmek istenirse bu durumda borçlunun kanuni temsilcisinin de takipte gösterilmesi gereklidir. Yine aynı şekilde taraf ehliyeti bulunmayan alacaklı da kanuni temsilcisi aracılığıyla icra takibine başvurabilir.

Takip ehliyetine sahip alacaklı ise takibi kendisi başlatıp takip edebileceği gibi avukat aracılığı ile de başlatıp takip edebilir.

İcra Takibinde Taraf Arkadaşlığı Nedir?

Medeni usul hukukunda da olduğu gibi alacaklı veya borçlu tarafın birden çok kişi olması halinde taraf arkadaşlığı söz konusu olabilmektedir.

Ancak icra hukukunda medeni usul hukukunun aksine birden fazla alacaklının alacağını tek takipte talep etmesi birden çok takipte bulunulmasına göre daha aleyhedir. Çünkü ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu bu hallerde tek bir takibin bulunması takip ekonomisine uygun düşmemektedir. Bu durumun sebebi ise aralarında takip arkadaşlığı bulunan borçlulara tek takip başlatılması halinde borçluların farklı şekillerde takibe karşı koyması durumunda takipleri birlikte yürütmenin güçlükleri de beraberinde getirmesidir.

Bu durumda dikkat edilmesi gereken ise maddi hukuk bakımından birden fazla kişinin borçluya beraber takip yapma zorunluluğu halidir. Örneğin adi ortaklığın bir alacağının mevcut olması halinde adi ortaklık ortakları alacaklarını beraber takip etmek zorundadırlar.

Takip arkadaşlığı alacaklıların yanı sıra borçlularda da söz konusu olabilir. Bu hale örnek olarak ise tereke alacağından dolayı mirasçılara karşı yürütülen takipteki borçluların arkadaşlığı verilebilir.

Para borçları medeni usul hukukunda ve icra hukukunda zorunlu dava ve takip arkadaşlığına sebebiyet vermemektedir. Bu halde mirasçılara karşı ayrı ayrı veya beraber takip yoluna başvurulabilir.

İcra Takibinin Tarafları ve İcra Takip Yolunun Değiştirilmesi

İcra Takibinde Tarafta Değişme Nedir?

İcra takibinde tarafta değişme taraflardan birinin ölümü veya alacağın devri halinde söz konusu olabilir.

Alacaklı takip başladıktan sonra ölürse bu durumda mirasçılar zorunlu takip arkadaşlığı çerçevesinde takibe devam edebilirler. Alacaklının takip sürecinde alacağını devri halinde ise alacağı devralan kişi takibin bulunduğu safhadan itibaren takibe devam edebilmektedir.

Takip sırasında borçlunun ölümü halinde ise takibe mirasçılara veya terekeye karşı devam edilebilir. Takibin başlamasından sonra borçlu borcunun üçüncü bir kişiye devreder ise bu halde iki görüş söz konusudur. Bunlar;

  • Alacaklı yeni borçluya karşı yeniden takibe başlar,
  • Alacaklı başladığı takibe yeni borçluya karşı devam etmelidir.

Alacaklının iradi olarak taraf değişikliğine başvuramaz yani takip başladıktan sonra takibi bir başka borçluya yöneltemez. Bu durumda yeniden bir takip başlatması gerekmektedir. Ancak icra takibinde maddi bir hata bulunması halinde ise taraf değişikliğine imkan verilmelidir. Bu halde taraf değişikliği talebi icra takibinin yapıldığı yer icra dairesinden talep edilebilecek ve ret kararı verilmesi halinde şikayet yoluna başvurulabilecektir. Taraf değişikliği talebi kabul edilir ise bu durumda alacaklı ve borçlu arasındaki menfaat dengesinin korunması gerektiğinden borçluya tekrardan ödeme emri gönderilmesi ve itirazda bulunabilmesi için kanunda belirtilen sürenin tanınması gerekmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/12-1190 Esas, 2016/964 Karar, 12.10.2016 Tarih

İcra takibinde iradî taraf değişikliği yapılamayacağına ilişkin kural, mutlak değildir. Gerçekten de bu kuralın çok katı bir şekilde uygulanması, icra takibinde tarafın maddî hata veya temsilcide yanılma nedeniyle yanlış gösterilmesi gibi sınırlı durumlarda, söz konusu takibin iptali ve tekrar başlatılmasına; dolayısıyla da hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabilir. Bunu önlemek için, maddî hata ve temsilcide yanılma halleriyle sınırlı olarak istisnaî bazı hallerde icra takibi esnasında da taraf değişikliği yapılabileceğinin kabulü gereklidir. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir; nitekim Hukuk Genel Kurulunun yukarıda gösterilen kararının dayandığı temel ilke de budur. Ancak bu durumda, takip borçlusuna tekrar bir ödeme emri gönderilmesi ve itiraz olanağının tanınması, hukukî dinlenilme hakkının gereğidir

İtirazın iptali veya itirazın kaldırılması yargılaması sürecinde alacaklının taraf değişikliği talebinde bulunması halinde ise mahkemenin alacaklıya icra takibinde taraf değişikliği yapması için süre vermesi ve bu durumu bekletici mesele yapması gerekmektedir.

İcra Takibinde Takip Yolunun Değiştirilmesi Nedir?

İcra İflas Kanununun 43. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp harc ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca borçlu hakkında icra veya iflas yollarından birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olarak takip yolunu değiştirebilmekte ve bu değişim için yeniden harç ödememektedir. Bu durumda alacaklı yeniden bir takip talebi düzenler ve borçluya bu takip talebi uyarınca yeniden ödeme emri gönderilir.

Değişimden önceki takip kesinleşmiş olsa bile borçlu kendisine ulaşan ikinci takibe itiraz edebilme hakkına sahiptir.

Takip yolunun değiştirilmesi ile ilgili olarak ise yalnızca haciz ile iflas takibinin değiştirilebilmesi söz konusu olup genel haciz yoluyla takiple kambiyo senetlerine mahsus takip yolu gibi takip yollarının değiştirilmesine imkan verilmemektedir.

Av. Ahmet EKİN &  Stj. Av. Ezgi YÜCEL

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu