Genel Hukuki Bilgiler

Zilyetlik Nedir?

Bir eşya üzerinde fiili hâkimiyet şeklinde kurulan ilişkiyi ifade eden kavram zilyetlik kavramıdır. Kişiye belirli yetkiler veren fiili bir durum olup, hak değildir. Zilyetlik Arapça kökenli bir kelime olup, Türkçe anlamı “el sahipliği” şeklindedir. Zilyetlik; bir şey üzerinde iradi olarak fiili hâkimiyet kurmakla başlayıp, o şey üzerindeki fiili hâkimiyetin iradi olarak ya da irade dışı bir şekilde kaybedilmesine kadar süren hukuki ve fiili durumdur. Zilyetlik, gerisinde bir hakkın bulunup bulunmadığına bakılmaksızın zilyede, eşya üzerinde kullanma, yararlanma ve koruma yetkilerini sağlamaktadır.

Aynı zamanda zilyetlik mülkiyete karine oluşturur. Fakat zilyetlik ve mülkiyet her zaman örtüşmeyebilir. Belirtmek gerekir ki günlük hayatta mülkiyet ile zilyetlik kavramları birbirine karıştırılmaktadır. Ancak burada ayrıntılarına yer vereceğimiz gibi bu iki kavram birbirinden çok ayrı kavramlardır. Meselâ hırsız, çaldığı bir mal üzerinde mülkiyet hakkına sahip olmamasına rağmen, bu mala zilyettir.

Zilyet Nedir?

Zilyet kavramı eşya ile arasında zilyetlik bağı kurulmuş olan kişiyi ifade etmek için kullanılır. Yukarıda mülkiyet kavramının aksine zilyetlik kavramının fiili bir durumu ifade ettiğini belirtmiştik. Bu nedenle söz konusu bu fiili durum birçok farklı şekilde meydana gelebilir.

Burada belirtmek gerekir ki taşınır ve taşınmaz eşyalarda, söz konusu eşyaların tabiatı gereği genel anlamda o malın sahibi aynı zamanda zilyedi olur. Sözgelimi malik, eşyasını yaptığı bir kira sözleşmesi aracılığı ile bir başka kişiye kiralamış olabilir. Söz konusu bu halde zilyet, kiracı olan kişi olur. Yani zilyet kavramı burada malı elinde bulunduran kişiyi, malın zilyetliğini elinde bulunduran kişiyi belirtir.

Zilyetliğin Fonksiyonları Nelerdir?

Zilyetliğin bazı temel fonksiyonu vardır. Bunları tek tek açıklamak gerekirse;

Aleniyet ve Mülkiyete Karine İşlevi

Öncelikle belirtmek gerekir ki aleniyet, taşınmazlar açısından tapu sicili ile sağlanır. Öte yandan taşınırlar için aleniyet, zilyetlik kavramı ile sağlanır. Bu nedenle taşınır bir eşyanın zilyedi olan kişi, o malın maliki de sayılır. Söz konusu bu durum sadece bir karine oluşturur. Bu sebeple aksini iddia ve ispat etmek her zaman mümkündür.

Aleniyet ve Mülkiyete Karine İşlevi

İktisap İşlevi

Burada zilyetliğin oynadığı rol, iki konu bakımından önem taşır. Bu konulardan ilki herhangi bir hakkı olmaksızın tapuda malik olarak gözüken kişinin, söz konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl boyunca ve iyi niyetle devam ettirmesi durumunda, söz konusu bu duruma itiraz edilememesidir.

Bu duruma ek olarak; tapu kütüğünde herhangi bir kaydı olmadan bir taşınmazı davasız ve aralıksız yirmi yıl boyunca ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tescil edilmesini talep edebilir. İkinci önemli konu ise; bir başkasının taşınır bir malını davasız ve aralıksız beş yıl süre ile iyi niyetle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, zamanaşımı yoluyla o taşınırın maliki vasfına sahip olur.

Koruma İşlevi

Koruma işlevinden kastedilen zilyedin, üzerinde zilyetlik hakkını kullandığı eşyaya bir tecavüz söz konusu olduğunda bu tecavüzün menini isteyebilmesidir. Bilindiği üzere taşınırlar üzerinde zilyet olan kişi onun maliki sayılır. Bu karine sebebiyle de zilyet mala yönelen saldırıların durdurulmasını isteme hakkına sahiptir. Buna zilyetliğin koruma işlevi denir.

Zilyetlik Türleri Nelerdir?

Zilyetlik, birçok farklı şekilde tasnife tabi tutulabilir. Asli-feri zilyet, dolaylı-dolaysız zilyet, hakka dayanan- hakka dayanmayan zilyet, tek başına-birlikte zilyet, yardımcı zilyet, başkası için zilyet…

Şimdi bunları tek tek ele alalım:

Asli Zilyet-Feri Zilyet

Zilyet, bir sınırlı ayni hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse bunların ikisi de zilyet olur. Asli ve Fer’i zilyetlik, Medeni Kanun’umuzun 974. Maddesinde açıklanmıştır. Maddede “Zilyet, bir sınırlı ayni hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ve kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan asli zilyet, diğeri fer’i zilyettir.” denmiştir. Örneğin, ev sahibi asli, kiracı fer’i zilyettir.

Zilyet, maliki olduğu bir eşyayı başkasına kullanması için verirse(mülkiyetin devri dışında) devrettiği kişi fer’i zilyet konumuna gelir. Fer’i zilyedin zilyetliği asli zilyetten kaynaklanır. Onun fer’isidir, yani teferruatıdır. Buna örnek olarak, malikin arabasını kullanması için arkadaşına ödünç vermesi olabilir.

Dolaylı Zilyet-Dolaysız Zilyet

Bir şeyde fiilî hâkimiyetini doğrudan doğruya sürdüren kimse dolaysız, başka bir kişi aracılığı ile sürdüren kimse ise dolaylı zilyettir(TMK m. 975). Bu ayrım, fiili kullanımın başka bir kişi aracılığı ile kullanılıp kullanılmadığına bağlıdır. Zilyetlik konusu mala ulaşırken bir vasıtaya ihtiyaç duyuluyorsa bu dolaylı zilyet, duyulmuyorsa doğrudan (dolaysız) zilyet olarak tanımlanır.

Örneğin A kişinin sahip olduğu bir kitabı var. A kişisi bu kitabın, hakka dayanan, malik sıfatıyla, asli ve doğrudan (dolaysız) zilyedidir. A kişisi sahip olduğu bu kitabını bir süreliğine B kişisine ödünç verdi. A kişisi bu kitabın artık, hakka dayanan, malik sıfatıyla, asli ve dolaylı zilyedidir. B kişisi ise bu kitabın, hakka dayanan, ödünç alan sıfatıyla, fer’i ve doğrudan (dolaysız) zilyedidir.

Haklı Zilyet-Haksız Zilyet

Eğer zilyetlik bir ayni hak ya da şahsi hakka dayanıyorsa hakka dayanan, dayanmıyorsa hakka dayanmayan zilyetlik olarak tanımlayabiliriz. Hakka dayanmayan (haksız) zilyet, kişinin durumu bilip bilmemesine bağlı olarak iyi niyetli ya da kötü niyetli olarak iki’ye ayrılır.

Mesela A kişisi, B kişisinden bilgisayarını ödünç almak istedi. A ve B kişileri aralarında geçen bu sözlü konuşma ile aslında bu işlemi sözleşmeye bağlamış, aralarında sözlü sözleşme yapmış durumdalar. Bu durumda A ve B kişisi bilgisayara hakka dayanan zilyet olurlar.

Ancak mesela A kişisi, B bilgisayarını çaldı. B kişisi hakka dayanmayan (haksız) zilyet durumundadır artık. B kişisi çaldığı bu malı C kişisine sattı. C kişisi bilgisayarın çalıntı olduğunu bilmiyor ve bilebilme ihtimali de bulunmuyorsa, C kişisinin bilgisayar üzerindeki zilyetlik durumu iyi niyetli hakka dayanmayan (haksız) zilyet oluyor. B kişisi bu durumda, çaldığı malı 3. Bir kişiye sattığı için kötü niyetli hakka dayanmayan (haksız) zilyet durumundadır.

Haklı Zilyet-Haksız Zilyet

Tek Başına Zilyet-Birlikte Zilyet

Bir kişi eşya üzerindeki yetki ve haklarını tek başına kullanabiliyorsa, o eşyanın tek başına zilyedidir. Eşya üzerindeki yetki ve haklar birden çok kişi tarafından kullanılabiliyorsa ise o kişiler o eşyaya birlikte zilyettirler. Başka bir deyişle birden fazla kişi aynı eşyaya aynı yetkilerle zilyet oluyorlarsa birlikte zilyetten bahsedebiliriz.

Birlikte zilyetlerden her biri, eşya üzerindeki zilyetlik haklarını diğerlerinin katılımına ihtiyaç duymadan kullanabiliyorlarsa kişiler eşyaya müşterek zilyettirler. Kişiler zilyetlikten doğan haklarını diğerlerinin katılımına ihtiyaç duyarak kullanabiliyorlarsa ise eşyaya elbirliği zilyet olurlar.

Zilyet Yardımcılığı

Bir eşyayı zilyetlik iradesiyle değil de, başkasına bir hizmet görmek amacıyla fiili hâkimiyetinde bulunduran kimse zilyet yardımcısıdır. Bu durumda hizmeti görülen kişi dolaysız zilyetliğini muhafaza etmektedir. Hizmetçinin ütü üzerindeki, aşçının mutfak malzemeleri üzerindeki fiili hâkimiyetleri zilyetlik olarak değil zilyet yardımcılığı olarak nitelendirilir. Hizmeti görülen kişi ne derse bu kişiler onu yaparlar.

Başkası İçin Zilyet

Dolaysız zilyet, kendisine veren kişi için eşyayı elinde tutuyor, bu iradeyle fiilî tasarrufta bulunuyorsa o, sadece başkası için zilyettir. Temsilcinin, nakliyecinin ve emanetçinin zilyetliği başkası için zilyetlik olarak nitelendirilir.

Fer’i Zilyet Nedir?

Malik olunan eşya, bir sınırlı ayni hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak amacıyla başkasına teslim edilebilir. Bu durumda devralan kişi fer’i zilyettir. Taşınır bir eşyaya feri zilyet olan kimse, eşyayı kendisinden iyi niyetle aldığı kişinin mülkiyet karinesine dayanabilir. Taşınır üzerinde bir sınırlı ayni hak veya kişisel hak iddiasıyla zilyet bulunan kimsenin iddia ettiği hakkın varlığı karine olarak var kabul edilir. Fakat feri zilyet bu karineyi, eşyayı kendisine veren kişiye karşı ileri süremez.

Feri zilyetler de birçok açıdan asli zilyetlerin eşya üzerinde sahip olduğu koruma yetkilerine sahiptirler. Feri zilyetler, zilyetliği korumak adına zor kullanma, tecavüzü engellemek adına ölçülü güç kullanma yetkilerine sahiptirler. Bunların yetersiz kaldığı noktada feri zilyetler de zilyetliği koruyucu dava yollarına başvurabilirler.

Haksız Zilyet Nedir?

Zilyet olan kimse, genellikle bir hakka dayanmaktadır. Haksız zilyet olma durumu istisnaidir. Burada dayanılan hak, ekseriyetle mülkiyet hakkı olmaktadır. Kiralama, rehin, ariyet gibi durumlarda da zilyet bir hakka dayanmaktadır. Buna karşın haksız zilyet, herhangi bir hakka dayanmamaktadır. Örneğin hırsız, çaldığı mal üzerinde haksız zilyettir. Aynı şekilde bir taşınmaz üzerinde zilyet olarak haksız işgalde bulunan kişi de haksız zilyettir. Bu kapsamda bu kişiden ecrimisil, yani haksız işgal tazminatı talep edilebilecektir.

Kişi, zilyetliği altında bulunan eşyanın herhangi bir hakka dayanmadığını bilmiyor olabilir. Bu durumda iyi niyetli haksız zilyetten bahsedilir. Yine aynı şekilde, zilyedin bu durumu bilmesi gerekmiyorsa veya zilyet bunu bilebilecek durumda değilse, iyi niyetli haksız zilyet kavramından bahsedilir.

Haksız Zilyet Nedir

Zilyetlik Kazanılması Nasıl Olur?

Zilyetliğin kazanılması 3 farklı yol ile olur.

  • Aslen Kazanma
  • Devren Kazanma
  • Miras Yoluyla Kazanma

Aslen Kazanma

Zilyetliğin aslen kazanılması, eşya üzerinde daha önce mevcut zilyetliğe dayanılmaksızın, ondan bağımsız olarak kazanılması olarak tanımlanabilir. Çiçek toplamak, balık tutmak, çalmak, zilyedin terk ettiği bir eşyanın alınması aslen kazanıma örnek teşkil edebilecek kazanım şekilleridir. Taşınır mallarda daha çok karşımıza çıkar.

Devren Kazanma

Zilyedin malı başka birine devretmesiyle zilyetliğin kazanımı ise devren kazanma olarak ifade edilir. Başka bir deyiş ile bir eşyanın zilyedinin zilyetliğini olduğu gibi bir kimseye tarafların rızası ile bırakması sonucu zilyetliğin kazanılmasıdır.

Devren kazanma iki yolla gerçekleşebilir:

  • Teslim Yoluyla Kazanma,
  • Teslimsiz Kazanma.

Zilyetliğin teslim yoluyla nakli (TMK. m.977), eşyanın teslimi, eşya üzerinde fiili hâkimiyet kurmayı sağlayan araçların teslimi ve fiili hâkimiyet kurmaya yeten anlaşma ile zilyetliğin nakli olarak sınıflandırılabilir. Zilyetliğin teslimsiz naklini ise temsilci aracığıyla nakil, hükmen teslim yoluyla nakil, havale yoluyla nakil ve emtia senetlerinin teslimi yoluyla nakil olmak üzere dört başlık altında incelemek mümkündür.

Miras Yoluyla Kazanma

Bu düzenleme Medeni Kanun’un Eşya Hukuku bölümünde değil, Miras Hukuku bölümünde düzenlenmiştir. Zilyedi miras yolu ile kazanma, aslen ve devren kazanmadan farklıdır. Külli halef olan mirasçılar, külli halefiyet sebebi ile miras bırakanın ölümü sonrasında, onun tüm varlığının üzerinde otomatikman, fiili hâkimiyet ve zilyet iradeleri bulunmamalarına rağmen zilyetlik kazanırlar. Bu durum gerçekleştiğinde zaten fiili hâkimiyet ya da zilyet iradesi hukuken aranmaz.

Hükmen Teslim Nedir?

Hükmen teslimde eşya üzerinde fiili hâkimiyet devri gerçekleşmez. Zilyetliği devredenin eşya üzerindeki fiili hâkimiyeti devam eder. Örneğin evini satan kişinin o evde kiracı olarak oturmaya devam etmesinde durum böyledir. Ya da marketten bir şey satın alıp aldığımız şeyi daha sonra eve götürmek için markette bırakmak. Hükmen teslimde, zilyetliğin devir konusu ile eşyanın eski zilyedin fiili hâkimiyeti altında kalma sebebi birbirinden bağımsız olmalıdır. Örneğin evi satan kişi, parasını alamadığı için o ev üzerinde hapis hakkını kullanıyor ve orada oturmaya devam ediyorsa; bu durum, hükmen teslim şeklinde değerlendirilemeyecektir.

Zilyetlik Davaları Nelerdir?

Zilyetliği kuvvet kullanarak tecavüze karşı korumak her zaman mümkün olmayabilir. Bu noktada dava yolu aklımıza gelecektir. Zilyet kişi, malı hâkimiyeti altından kaçırmış ve anında söküp geri alamamışsa; o eşyanın artık yeni bir zilyedi vardır. Dolayısıyla eşya ancak dava yoluyla geri alınabilecek ve haksız fiile ilişkin tazminat istemleri burada gündeme gelecektir. Burada dava ehliyeti, taşınmazlar açısından, tapuda adına tescil olanlara tanınmıştır. Taşınırlar açısından ise zilyet olan herkes, hukuki yararı bulunmak şartıyla, dava yoluna başvurabilir.

Zilyet, zilyetliğin gaspı veya saldırıya uğraması karşısında zor kullanma hakkını kullanamamış veya kullanmak istememiş ise bu durumda zilyetlik davaları gündeme gelecektir. Bu davaları kısaca anlatmak gerekirse;

  • Zilyetliğin İadesi Davası: Zilyet, bu dava ile gasp edilen malın kendisine iadesini talep edebilir. Bu davada; davacının haksız zilyet olması veya davalının gasp eyleminde haklı olmasının bir önemi ve etkisi yoktur. Çünkü bu davada amaç hak sahipliğinin korunması değil, zilyetliğin korunmasıdır. Bu sebeple malı gasp eden kişinin, bu malı davacıya iade etmesi gerekmektedir. Ancak karşı taraf mal üstünde daha üstün bir hakkı olduğunu derhal ispatlayabilirse, malı teslim etmekten çekinebilir. Zilyetliğin iadesi davasında davalının kusuru aranmaz. Bu dava gasp edene karşı açılabileceği gibi gasp edenin mirasçılarına karşı da açılabilecektir.
  • Tazminat Davası: Zilyetliği gasp edilen kişi, zilyetliğin iadesi davasında tazminat talep edebileceği gibi ayrı bir dava ikame ederek de bu talepte bulunabilir. Burada Zilyetliğin iadesi davasından ayrılan tek nokta; tazminat hukuku ve haksız fiil kavramının şartları gereği gasp eden kişinin kusurlu olması gerekmektedir.
  • Tecavüzün Men-i Davası: Zilyetliği saldırı altında bulunan kimse, bu davayı açarak malına yönelen saldırının durdurulmasını talep edebilir. Bu davada saldırıda bulunanın kusuru aranmaz.

Tüm bu davalar açısından kanunda hak düşürücü süre olarak fiili ve faili öğrenme anından itibaren iki ay ve her halde bir yıl öngörülmüştür. Görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleridir. Yargılamada basit yargılama usulü uygulanır. Bu davalarda sadece zilyetlik durumu tespit edilir. Bu davalar sonucunda zilyetliği tespit edilen kişilere karşı hak iddiası ile dava açılması mümkündür.

Zilyetliğin İdari Yoldan Korunması: 3091 Sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun ile tecavüz veya müdahalelerin idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliği ve kamu düzenini sağlamak amaçlanmıştır. Başvuruyu malın zilyedi veya birden fazla zilyet olması durumunda içlerinden biri yapabilir. Tüzel kişiler veya kamu kurum ve kuruluşları açısından yetkili kişiler başvuru yapabilir. Köye ait bir taşınmaz ise köy haklından herhangi biri başvuru yapabilir. Başvurunun yapılmasının ardından vali veya kaymakam ya da bunların görevlendireceği memurlar tarafından yerinde inceleme yapılır.

Zilyetliğe Dayalı Tapu İptali ve Tescili Nedir?

Bu dava türü gasp içeren fiilin ve gaspçının öğrenildiği tarihten itibaren 2 ay içerisinde ve her halde 1 yıl içerisinde ikame edilmelidir. Bu süreler aşıldıktan sonra işbu davayı açmak mümkün olmayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki burada tapu iptali ve tescilinden bahis, zilyetliğe dayanılmasıdır. Mülkiyet hakkına dayalı olarak tapu iptal ve tescil davaları bu sürelerden sonra da genel zamanaşımı sürelerine tabi olarak açılabilecektir.

Hazineye Ait Taşınmazlarda Zilyetlik Nedir?

Hazineye ait arazilerde zilyetlik bulunması halinde ne olur, ne biter? Burada aklımıza 2B kategorisindeki yerler gelmektedir. Objektif olarak orman statüsünü kaybetmiş arazilerin tarım ve hayvancılık maksadıyla kullanılmasında kamu yararı görülen yerler orman statüsünden çıkarılır.

Sonrasında bu arazilerin bulunduğu yerlerde kadastro çalışmaları yapılmaktadır. Bu yerler üzerinde uzun süredir zilyetliği bulunan ve faaliyet yürüten hak sahipleri, ilgili tapu kütüklerinin beyanlar hanesine yazılacaktır. Sonrasındaysa bu zilyet kişiler, idareye başvurmalıdır. Ardından ilgili yer belediyesi tarafından zilyede konuyla ilgili bir tebligat gönderilir.

İlgilisine tebliğden itibaren 3 ay içerinde, ödenmesi gereken tutar, ilgili belediyeye yatırılacaktır. Bu tutar da söz konusu arazi için belirlenen rayiç bedel miktarı kadardır. Bundan sonraysa artık devir işlemleri tamamlanacaktır.

Zilyetlik Hakkı Kaç Yıldır?

Öncelikle zilyetliğin bir süreye tabi tutulması, belli süreler içinde kullanılan bir durum olmadığı belirtmek gerekir. Ancak zilyedin eşya üzerinde, zilyetlik ilişkisine bağlı olarak kurduğu haklar açısından birtakım süreler bulunur.

Burada bahsedilmesi gereken süreler yukarıda da değinilen zilyetlik neticesinde malın mülkiyetinin kazanılması durumudur.  Bunları kısaca anlatmak gerekirse; herhangi bir hakkı olmaksızın tapuda malik olarak gözüken kişinin, söz konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl boyunca ve iyi niyetle devam ettirmesi durumunda, söz konusu bu duruma itiraz edilememesidir.

Bu duruma ek olarak; tapu kütüğünde herhangi bir kaydı olmadan bir taşınmazı davasız ve aralıksız yirmi yıl boyunca ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tescil edilmesini talep edebilir. İkinci önemli konu ise; bir başkasının taşınır bir malını davasız ve aralıksız beş yıl süre ile iyi niyetle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, zamanaşımı yoluyla o taşınırın maliki vasfına sahip olur.


Av. Ahmet EKİN& Stj. Av. Muzaffer TAŞ
 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu