Ceza Hukuku

Sağır ve Dilsizlerin Cezai Sorumluluğu

Sağır ve dilsizlik, kusur yeteneğini ve ceza ehliyetini etkilemektedir. Sağır ve dilsizler tarafından işlenen suçlar bakımından sağır ve dilsiz kişinin hiç ceza almaması söz konusu olabileceği gibi cezasında indirim de yapılabilecektir. Bu durum Türk Ceza Kanunu’nun 33. maddesinde düzenleme altına alınmıştır.

Sağır ve Dilsizlerin Cezai Sorumlulukları Nelerdir?

Sağır ve dilsizlerin cezai sorumluluğu Türk Ceza Kanunu madde 33’te şu şekilde düzenlenmiştir:

Madde 33- (1) Bu Kanunun, fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, onsekiz yaşını doldurmuş olup da yirmibir yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında da uygulanır.

Kanun metninden de görüleceği üzere sağır ve dilsizlerin cezai sorumluluğuna ilişkin olarak yaş gruplarına göre indirim öngörülmüştür. Buna göre:

  • 15 yaşından küçük sağır ve dilsizler: 15 yaşını tamamlamamış olan sağır ve dilsizlerin cezai sorumluluğu doğmayacaktır. Yani 15 yaşından küçük olan sağır ve dilsizler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamayacaktır. Özellikle belirtmek gerekir ki bu durumda çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması söz konusu olacaktır.
  • 15-18 yaş aralığında olan sağır ve dilsizler: Bu yaş grubunda olan sağır ve dilsiz çocuklar hakkında öncelikle soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı veya mahkeme hakimi tarafından sosyal inceleme raporu ve adli rapor alınacaktır. Bu yaş grubundaki sağır ve dilsiz çocuklar tarafından işlenen suçun cezası Kanun’da;
    • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak belirlenmişse, sağır ve dilsiz çocuk hakkında 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası söz konusu olacaktır.
    • Müebbet hapis cezası olarak belirlenmişse, sağır ve dilsiz çocuk hakkında 9 yıldan 11 yıla kadar hapis cezası söz konusu olacaktır.
    • Diğer süreli hapis cezalarında sağır ve dilsiz çocuk hakkında cezanın yarısı indirilir ve verilecek ceza her halde 7 yıldan fazla olamaz.
  • 18-21 yaş aralığında olan sağır ve dilsizler: Bu yaş grubunda olan sağır ve dilsizler hakkında sosyal inceleme raporu alınması gerekecektir. Bu yaş grubundaki sağır ve dilsizler tarafından işlenen suçun cezası Kanun’da;
    • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak belirlenmişse, sağır ve dilsiz fail hakkında 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası söz konusu olacaktır.
    • Müebbet hapis cezası olarak belirlenmişse, sağır ve dilsiz çocuk hakkında 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası söz konusu olacaktır.
    • Diğer süreli hapis cezalarında sağır ve dilsiz çocuk hakkında cezanın üçte biri indirilir ve verilecek ceza her halde 12 yıldan fazla olamaz.
Sağır ve Dilsizlerin Cezai Sorumlulukları Nelerdir
Sağır ve Dilsizlerin Cezai Sorumlulukları Nelerdir?

Sağır ve Dilsizlik Sosyal İnceleme Raporu

Suçun işlendiği zamanda 15-18 yaş aralığında olan sağır ve dilsiz çocuklar bakımından işlenen suçun hukuki ve anlam ve sonucunu algılama yeteneği bulunup bulunmadığına bakılacaktır. Bu durumda soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı tarafından, kovuşturma aşamasında mahkeme hakimi tarafından 15-18 yaş aralığında bulunan sağır ve dilsiz çocuk hakkında sosyal inceleme raporu alınması istenir. Söz konusu raporun 15-18 yaş aralığında bulunan sağır ve dilsiz çocuklar için alınması zorunludur.

Bu durum Çocuk Koruma Kanunu Yönetmeliği’nde düzenleme altına alınmıştır.

Sosyal inceleme talebi, yaptırılması ve değerlendirilmesi

MADDE 20 – (1) Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılabilir. Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çocuğun, veli veya vasisi ya da müdafi veya bu kimselerin avukatları da mahkeme veya çocuk hâkimine müracaat ederek çocuk hakkında sosyal inceleme yapılmasını talep edebilirler.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.

(3) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hâkim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri göz önünde bulundurur.

(4) İkinci ve üçüncü fıkralardaki hâllerde, hâkim veya mahkeme, sosyal inceleme raporu  ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimden görüş alır.

(5) Derhâl tedbir alınmasını gerektiren acil durumlarda sosyal inceleme sonucu beklenmeden tedbir kararı verilebilir. Ancak sosyal inceleme daha sonra yaptırılarak, gerektiğinde tedbir konusunda verilen karar değiştirilebilir.

(6) İnceleme, kararda gösterilen sürede tamamlanmalıdır; gerektiğinde ek süre talep edilebileceği gibi kararda bir süre belirtilmemiş olması hâlinde incelemenin çocuğun durumunun aciliyetine uygun bir süre içerisinde tamamlanarak, raporun mahkemeye sunulmuş olması gerekir.

(7) Mahkeme veya çocuk hâkimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması hâlinde, gerekçesi kararda gösterilir.

Sosyal inceleme raporları

MADDE 21 – (1) Sosyal inceleme raporlarında yapılan incelemenin özelliğine ve verilen görevin niteliğine göre aşağıdaki hususların tamamına veya bir kısmına yer verilir;

Hakkında inceleme yapılması talep edilen çocuğun;

  1. Doğumundan başlayarak geçirdiği gelişim aşamaları,
  2. Fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve moral gelişim özellikleri,
  3. Ailesinin toplumsal, ekonomik ve kültürel durumu,
  4. Aile bireyleri arasındaki ilişki,
  5. Okul ve iş ortamı ile boş zamanlarını değerlendirdiği çevre,
  6. İçinde bulunduğu hukukî durum ve adlî mercilerin müdahalelerini gerektiren olaylar,
  7. İnceleme sırasında uzmanlar tarafından tespit edilen davranışları,
  8. Suçluluklarına ve topluma uyumsuzluklarına veya korunmaya muhtaç olmalarına neden olan etkenler hakkında bilgiler,
  1. Çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden incelenmesi sırasında elde edilen ve olayın açıklanması bakımından önemli görülen bilgiler,
  2. Çocuk hakkında Kanunun 5 inci maddesinde gösterilen tedbirlerden hangisinin yararlı olacağına, tedbirin yanında denetim altına alınmasına gerek olup olmadığına dair öneriler,
  3. d) Çocuk hakkındaki tedbir veya denetim kararlarının ne kadar süre ile uygulanması gerektiğine ilişkin öneriler,
  4. e) Çocuklar ve ailelerine uygulanabilecek özel tretman veya psikiyatrik tedavi hususunda öneriler.

(2) Raporda çocuğun işlediği fiille ilgili olarak hukukî anlam ve sonuçları kavrayabilme ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığı hakkında sonuç değerlendirmesinde bulunulmaz.

(3) Sosyal inceleme raporu, suça sürüklenmiş çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.

Sağır ve Dilsizler Hakkında Verilebilecek Cezalar

Sağır ve dilsizler hakkında uygulanacak ceza hükmü TCK m. 33’e göre hükmedilecektir. Belirtmek gerekir ki; sağır ve dilsiz kişinin suçun anlam ve sonuçlarını algılayabilecek nitelikte olmaması halinde cezasızlık hali söz konusu olacaktır.

Ceza avukatı, tarafların hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasında büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir ceza yargılamasının tarafı olmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçerek ceza hukuku alanında tecrübeli avukatlarımızdan hukuki destek alabilirsiniz.

Av. Ennur GÜVEN & Av. Ahmet EKİN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu