Kişiler Hukuku

Kişisel Durum Sicilleri

Kişisel durum siciline hukuki durumlar kaydedilir. Kişisel durum kavramı dar ve geniş anlamlarda kullanılabilir. Dar anlamda kişisel durum, kişilerin aile hukuku ve kişiler hukuku açısından içinde bulunduğu durumu ifade eder.

Geniş anlamda kişisel durum ise kişinin tüm siyasi ve medeni durumunu içine almaktadır. Kişisel durum sicilinin Türk medeni kanunundaki hususları dar anlamdadır. Kişisel durumda ele alınan konular kişinin yaşı, cinsiyeti, medeni hali, velayet veya vesayet altında olup olmadığıdır. Bu konular kişinin hukuki durumunu etkilemektedir.

Kişisel durumun değişmesi kişisel durumun tamamen ortadan kalkması ya da yerine yenisinin kazanılmasıyla mümkündür. Kişisel durumlar kanun ile düzenlenen bazı hukuki işlemlerle değiştirilebilir. Bu değişiklik kişisel durumu değişime uğrayan kişi tarafından ya da üçüncü kişi tarafından yapılabilir. Kişisel durumu değiştiren bazı hukuki işlemler evlat edinme, evlenme ve evlilik dışı doğan çocuğun babasıyla arasındaki soy bağının kurulması gibi işlemlerdir.

Kişisel durum kişiye ait hukuki durumları içerir. Bundan dolayı kişisel sicillerin düzgün ve doğru tutulması çok önemlidir.

Kişisel Durum Sicilleri Nedir?

Kişisel durum sicilleri; Devlet ile kişi arasındaki ilişkinin güvenli şekilde devamını sağlar, kişinin ailevi ilişkilerine, ödevlerine, hak ve yükümlülüklerini belirler. Ayrıca bu siciller herhangi bir uyuşmazlık durumunda ispat kolaylığı sağlamaktadır.

Kişisel durumları tutma görevi Türk medeni Kanunu’nun 37. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kişisel durum sicili, devletçe atanan memurlar tarafından tutulur. Sicil kayıtlarını tutmak ve örnek vermek bu memurların görevidir. Yabancı devletlerdeki Türkiye temsilcilerine, cumhurbaşkanlığının onayıyla nüfus müdürlüğü yetkisi verilebilir.

Kişisel durum sicilleri, Türk Medeni Kanunu madde 7 kapsamında resmi sicil ve senet olarak kabul edilir. Kişisel durum sicili ile ilgili genel hükümler Türk medeni kanununun 36 ile 42. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

25.04.2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda kişisel durum sicilleri, nüfus kütüğü adıyla düzenlenmiştir. Nüfus kütüğü, nüfus hizmetleri kanunun 5. maddesinde düzenlenmiştir.

Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 10 gereğince kurumlarda yapılan işlemlerde nüfus kayıtları esas alınır kayıtlar arasında tutarsızlık söz konusu olursa nüfus kayıtlarında değişiklik yapılamaz usulüne göre diğer kayıtlar düzeltilir. Bu sicillere yapılan kayıtlar bildirici özelliktedir Nüfus Hizmetleri Kanununun 9. maddesinin 1. fıkrası gereğince sicillerinde tutulan kayıtlar ve bu kayıtların tutulmasına dayanak olan belgeler yetkili ve sorumlu memurlar, teftiş ve denetim yetkisine sahip olanlar dışında kimse tarafından görülüp incelenemez, mahkemeler bu hükmün dışındadır.

Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 9. maddesinin 2. fıkrasında ise nüfus kayıtlarına bu bilgileri işleyen memurlar ve kimlik paylaşımı sistemi kapsamında nüfus kayıtlarından faydalanan diğer görevliler de bu gizliliğe uymak zorundadırlar bu yükümlülük kamu görevlilerinin görevlerinden ayrılmalarından sonra da devam eder hükmü düzenlenmiştir.

Kişisel Durum Sicillerine İlişkin Mevzuat

Kişisel durum sicillere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir kanun koyucu Türk medeni kanununun 36 ile 44. maddeleri arasında genel ilkelerini düzenlemiştir. Ayrıntılı düzenleme ise 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunda hükme bağlanmıştır.

Kişisel Durum Sicilinin Tutacak Teşkilat

Kişisel durum sicilleri resmi görevliler tarafından tutulur. Bu görevliler sicilleri önceden belirlenen esaslara uygun olarak tutmakla yükümlüdür. Sicillerin tutulması amacıyla içişleri bakanlığı bünyesinde bulunan nüfus teşkilatı kurulmuştur.

Bu teşkilat merkez ve taşra örgütlenmesine sahiptir. Yurtdışındaki Türkiye temsilciliklerine Cumhurbaşkanlığının onayı ile Nüfus Müdürlüğü yetkisi verilmektedir kişisel durum sicilleri de bu temsilcilikler tarafından tutulur.

Kişisel Durum Sicilinin Tutacak Teşkilat

Kişisel Durum Sicilinin Tutulması

Türk Medeni Kanunu’nun 36. maddesinin 2. fıkrası gereğince kişisel durum sicillerinin tutulması ve zorunlu bildirimlerin yapılmasına ilişkin hususlar ilgili özel kanunla gösterilmektedir nüfus hizmetleri kanunu yönetmeliğinde bu kayıtları nasıl yapılacağı ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.

Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 6. maddesine göre;

  • Nüfus olayları, iletişim ağı kurularak nüfus müdürlüklerindeki aile kütüklerine ve merkezi veri tabanına tescil edilir.
  • Bakanlık, doğal afet ve olağanüstü hallere karşı kesintisiz olarak hizmet verilmesini sağlamak amacıyla, merkezi veri tabanının yedeğinin farklı bir yerde tutulmasını sağlar.
  • Kağıt ortamındaki aile kütüklerinin her sayfasına cilt ve sayfa sıra numaraları konulur. Kütüğün sonuna kaç sayfadan ibaret olduğu yazılır. Sayfa birleşim yerleri asliye hukuk mahkemesince mühürlenerek sonu onaylanır.
  • Nüfus kütüklerinin tutulmasıyla ilişkin usul ve esasları belirlemeye, mevzuat ve sistemdeki gelişmelere bağlı olarak değiştirmeye ve kağıt ortamında tutulan aile kütüklerini uygulamadan kaldırılmaya bakanlık yetkilidir.

Kişisel Durum Sicillerine İlişkin İlkeler

Kişisel durum sicillerinin 3 adet ilkesi bulunur. Bu ilkeler sicil kayıtlarının bildirici olması, resmi sicil niteliğinde olması ve sicil kayıtlarının ispat aracı olmasıdır.

Sicil Kayıtlarının Bildirici Olması

Kişisel durum sicilleri kayıtları bildirici niteliktedir bu kayıtlar gerçek kişilerin hukuki durumlarının, hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde önemli rol oynar.

Kişinin fiilen içinde bulunduğu durum kişisel durum siciline kaydedilir.

Resmi Sicil Niteliğine Sahip Olması

Nüfus hizmetleri kanununun beşinci maddesinin birinci fıkrasına göre nüfus kütükleri; kişilerin kimliklerinin, yerleşim yeri adreslerinin, aile bağlarının, vatandaşlık durumlarının ve şahsi hallerinin belirlenmesi amacıyla ilçe ve aile esasına göre nüfus olaylarının tescil edildiği, daimi olarak saklanması gerekli resmi belgelerdir.  Kişisel durum sicillerini devlet memurları tutar.

Türk Medeni Kanunu’nun 7. maddesine göre, resmi sicillere verilen tüm niteliklere sahiptir ve resmi siciller hakkındaki karineden yararlanırlar. Bu karine adi karine niteliğindedir. Nüfus kayıtları ve bu kayıtların tutulmasına dayanak olan belgeler gizlidir. Nüfus hizmetleri kanununun dokuzuncu maddesinin birinci fıkrasına göre; bu belgeler, yetkili ve sorumlu memurlar ile teftiş ve denetim yetkisi olanlar dışında kimse tarafından görülüp incelenemez. Ancak mahkemelerin inceleme yetkisi bulunur. Nüfus kayıtlarını bu bilgileri işleyen memurlar ve kimlik paylaşımı sistemi kapsamında nüfus kayıtlarından faydalanan diğer görevliler bu gizliliğe uymakla yükümlüdürler.

Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 10. maddesi gereğince, kurumlarda kişiyle ilgili olarak yapılan işlemlerde nüfus kayıtları esas alınır. Kayıtlar arasında farklılık olması durumunda nüfus kayıtlarında değişiklik yapılmaz, usulüne göre diğer kayıtlar düzeltilir.

Sicil Kayıtlarının İspat Aracı Olması

Kişisel durum sicilleri, resmi sicil olduğundan ispat gücüne sahiptir. Türk Medeni Kanunu’nun 30. maddesinin 1. fıkrası gereğince, doğum ve ölüm olaylarının ispatının nüfus sicilindeki kayıtlarla olduğunun ve nüfus sicilinde bir kayıt yoksa ya da bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa gerçek durumun her türlü kanıtla ispat edilebileceği hükme bağlanmıştır.

Duygu Maide KARATAŞ & Av. Ahmet EKİN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu