İçtihatlar

İşçinin Elektronik Ortamda İzlenmesi

İşçinin elektronik ortamda gizli olarak izlenmesi sonucu elde edilen veriler hukuka aykırı delil teşkil eder.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi

Esas: 2017/21857, Karar: 2019/9884, K. Tarihi: 07.05.2019

4857 sayılı İş Kanunu’na göre, işverenler işçileri izleyebilir ancak bu izleme işçinin rızasına dayanmalıdır. İşverenlerin izleme amacı, iş sağlığı, iş güvenliği, performans değerlendirmesi gibi meşru nedenlere dayanmalıdır.

İşçilere izleme yöntemleri, amaçları ve süreleri hakkında açık ve anlaşılır bilgi verilmelidir. Ayrıca, işverenler kişisel verilerin korunmasına özel dikkat göstermelidirler ve bu verileri yalnızca izleme amacıyla kullanmalıdırlar. İzleme işçilerin temel haklarına saygılı bir şekilde ve yasalara uygun olarak yapılmalıdır.

İşçilerin mahremiyet haklarına ve kişisel verilerinin korunmasına özel bir özen gösterilmelidir. İş Kanunu kapsamında hukuka aykırı deliller, işçi ve işveren ilişkileriyle ilgili yasalara ve düzenlemelere aykırı bir şekilde elde edilen veya sunulan kanıtları ifade edebilir. Bu kapsamda hukuka aykırı olarak elde edilen gizli izleme ve kayıtlar, kişisel veri ihlalleri, işçi ifade ve beyanlarının hukuka aykırı yollarla elde edilmesi, kanuna aykırı olarak gerçekleştirilen iş ve işlemler vb. sayılabilir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/21857 Esas, 2019/9884 Karar sayılı ve 07.05.2019 tarihli ilamında; işçinin elektronik ortamda gizli olarak izlenmesi sonucu elde edilen verilerin hukuka aykırı delil teşkil ettiği içtihat edilmiştir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 21857, Karar: 2019 / 9884 K. Tarihi: 07.05.2019


“İçtihat Metni”

Somut uyuşmazlıkta davacının şirkete ait gizli bilgileri şirket dışına çıkardığını, bu hususun davacıya ait usb cihazının bulunması ile ortaya çıktığını savunmuş ise de, yargılama sırasında dinlenilen davacı ve davalı tanıkları davacının zaman zaman işini evden de yürütebildiğini ve bilgisayarının da diz üstü bilgisayar olduğunu ifade etmiştir. Davalı taraf, davacının işyeri dışına çıkarmaması gereken iş sırrı niteliğindeki bilgileri işyeri dışına çıkardığına dair somut bir delil sunmamıştır. Diğer taraftan, dosya kapsamına göre davacının çalışma süresi içinde kariyer sitelerine girdiği, sohbet sitelerinde zaman geçirdiği, bir başka arkadaşını işverenine bazı bilgileri vermemesi konusunda yönlendirdiği, şirketin araç vermemesi üzerine işvereni kötülediği, fuarlara katılmama konusunda çeşitli bahaneler ürettiği, iş sözleşmesinin başlangıcında kendisinde bulunması gereken vasıflar konusunda hatalı bilgi verdiği sabit ise de, davalı işverenin bu bilgileri işçinin bilgisayarına yerleştirdiği özel bir takip programı ile elde ettiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, gerek haberleşme ve iletişiminin kayda alınması gerekse kaybolan USB’ye usulsüz olarak el konulduğu iddiası ile davalı işveren hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, devam eden hazırlık soruşturmasının numarasını bildirmiştir. Davalı işveren ise işçinin bu izlemeden haberdar olduğu veya izlemenin yapılacağı konusunda bilgilendirilmediğine dair somut bir delil sunmamıştır. Şu hâlde davacı işçinin, bilgisayarında bulunan klavye yakalayıcısı adı verilen programdan haberinin olmadığı, işverence bu konuda bilgilendirilmediği, davacının rızası hilafına tüm kayıtların özel yahut işe ilişkin bilgi ayrımı olmadan işverence günlük olarak elde edildiğinin anlaşılması karşısında, elde edilen bu bilgilerin fesih sebebi olarak ileri sürülemeyeceği değerlendirilmelidir. İşverenin yönetim hakkının bir sonucu olarak işçiyi elektronik ortamda izlemesi ve takip etmesi her zaman mümkündür. Ancak bunun için işçinin bu izleme hakkında bilgilendirilmiş olması şarttır. İşçinin izlendiğine dair bilgilendirilmemesi veya gizlice izlenmesi, bu izleme neticesinde elde edilen veriler, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edildiğini açıkça ortaya koysa dahi, hukuka aykırı olarak kabul edilmelidir. Hal böyle iken, somut olayda işverence gizlice izleme neticesinde elde edilen bilgilerin haklı fesih sebebi olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir. Mahkemece feshin haklı bir sebebe dayanmadığı ve davacının ihbar tazminatına hak kazandığı sonucuna varılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu