Pandemi - Kovid 19

Evlilik Birliğindeki Sadakat Yükümlülüğüne Aykırılık

Kişinin önceki evliliğinden 3 çocuğu olduğu bahanesiyle önceki eşinin evinde yatıya kalması, mevcut evlilik birliğindeki sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil eder.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas: 2023/3718, Karar: 2024/537, K. Tarihi: 25.01.2024

Evlilik birliği içindeki hak ve yükümlülükler, Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesi ve sonrasında düzenlenir. Bu yükümlülükler arasında sadakat de yer almaktadır. Eşler, evlilikleri boyunca birbirlerine sadık olmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülük, sağlıklı bir aile ortamının oluşabilmesi için hukuk tarafından eşlere verilmiştir. Sadakat yükümlülüğü, genellikle bir eşin üçüncü bir kişiyle duygusal veya fiziksel bir ilişki içine girmesi olarak algılansa da, aslında daha geniş bir kapsama sahiptir. Bu kapsamda, sosyal ve ekonomik sorumlulukları yerine getirmek, eşe duygusal ve fiziksel olarak bağlı kalmak gibi unsurlar da yer almaktadır.

Evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarla ilgili olarak, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kişilik haklarına saldırıya uğrayan taraf, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle diğer taraftan manevi tazminat talep edebilir. Ancak tazminatın verilebilmesi için talep eden eşin kusursuz veya diğer eşe göre daha az kusurlu olduğunu ve uğradığı zarar ile boşanma arasında bir nedensellik ilişkisi olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca, kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışın tazminat talep eden eşin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması gerekmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2023/3718 Esas, 2024/537 Karar sayılı ve 25.01.2024 tarihli ilamında; kişinin önceki evliliğinden 3 çocuğu olduğu bahanesiyle önceki eşinin evinde yatıya kalması, mevcut evlilik birliğindeki sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği içtihat edilmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Esas: 2023/3718, Karar: 2024/537, K. Tarihi: 25.01.2024

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

 Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

 I. DAVA

 Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının kadına hakaret ve tehdit ettiğini, şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, davalının önceki evliliğinden olan 2 çocuğunu görmeyi bahane ederek eski eşinin evine geceleri de kalmaya başladığını, kadının boğazına bıçak dayadığını, kadının en son 20 kasım 2018 günü evden kaçarak baba evine sığındığını, baba evine gelerek kapıları tekmelediğini, çocuğu almak istediğini, gelmezse hem kızını hem de kendisini öldüreceğini söyleyerek tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak, kadın içim aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 50,000,00 TL maddi, 50,000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 II. CEVAP

 Davalı erkek yasal sürede cevap dilekçesi sunmamıştır.

 III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin önceki eşinden üç küçük çocuğunu bulunduğu, taraflar arasında evliliğin ilk günlerinden itibaren erkeğin kadına küfür ve hakarette bulunması, fiziksel şiddet uygulaması, ölümle tehdit etmesi, boğazına bıçak dayaması, davalının önceki evlililiğinden olan üç çocuğunu görmek bahanesi ile boşandığı eski eşinin evine giderek evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümlülüğüne aykırı bir şekilde orada yatılı kalması nedeniyle geçimsizlik bulunduğu, erkeğin bu kusurlu davranışları nedeniyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamının kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve kadının müşterek evden kaçarak baba evine sığındığı ve 23.11.2018 tarihinde kendisine fiziksel şiddet uygulayıp hakaret ve tehditte bulunan eşi hakkında tedbir kararı verilmesi istemi ile İzmir Nöbetçi Aile Mahkemesine başvurusu üzerine erkek aleyhine 6284 sayılı kanun gereğince tedbir kararı uygulanmasına karar verildiği gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

 boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk için aşamada belirlenen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının devamına, karar kesinleştikten sonra da aynı miktar iştirak nafakasına, kadın için aşamada belirlenen aylık 600,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına sonrada yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 20.000,00 TL. maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmiştir

 IV. İSTİNAF

 A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

 B. İstinaf Sebepleri

 Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; eşinden boşanmak istemediğini, kadın için verilen nafaka ve tazminatları, yargılama giderleri ve ücreti vekaletinin hatalı olduğu gerekçeleri ile hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

 C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata yapılmadığı,yeterli,denetime açık,hükme elverişli,dosya içeriğine uygun gerekçe ile belirtilen şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir

 V. TEMYİZ

 A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

 Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunulmuştur.

 B. Temyiz Sebepleri

 Davalı erkek; tedbir ve yoksulluk nafakası maddî ve manevî tazminatlar ile yargılama gideri ve vekâlet ücretini ödeyecek gücü bulunmadığından kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlar ile yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

 C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer’ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı noktasında toplanmaktadır.

 2. İlgili Hukuk

 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı maddeleri, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

 3. Değerlendirme

 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

 2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

 VI. KARAR

 Açıklanan sebeplerle;

 Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

 Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

 Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

 25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu