Soybağının Hükümleri
Soybağı, çocuk ile ana ve baba arasında hukuki bir bağdır. Soybağı, çocuğun soyadını, vatandaşlığını ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yeri belirler.
Soybağı, ana yönünden doğumla, baba yönünden evlilik, tanıma veya babalık davasıyla kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur.
Soybağının hükümleri, Türk Medeni Kanunu’nun 321-334. maddelerinde düzenlenmiştir.
Çocuğun Soyadı
Çocuk, ana baba evli ise ailenin soyadını taşır. Ana önceki evliliğinden dolayı çifte soyadı taşıyorsa çocuk onun bekarlık soyadını taşır.
Çocuk ile baba arasında soybağı ilişkisi kurulursa çocuk babanın soyadını alır.
Karşılıklı Yükümlülükler
Türk Medeni Kanunu’nun 322. maddesine göre, “Ana, baba ve çocuk, ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde birbirlerine yardım etmek, saygı ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle yükümlüdürler.”
TMK m. 322 gereğince ana baba ve çocuk ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde birbirlerine yardım etmek, saygı ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle yükümlüdür.
Çocuk İle Anne Baba Arasında Kişisel İlişki
Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Bununla birlikte anne ve baba, çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.
Kural çocuğun anne ve babasıyla kişisel ilişki kurması olsa da; ana baba bu haklarını yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar, çocukla ciddi olarak ilgilenmezler veya diğer çocuğun huzurunu tehlikeye sokacak önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.
Üçüncü Kişiler ile Çocuk Arasındaki Kişisel İlişki
Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer üçüncü kişilere de tanınabilir.
Çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, çocuğun velayet hakkı kendisinde bulunmayan anne veya baba ile görüşmesini, haberleşmesini ve zaman geçirmesini sağlayan bir haktır. Bu hak, çocuğun yararına uygun olarak kullanılmalıdır.
Bu hak sadece anne veya baba için değil, bazı durumlarda çocuğun diğer yakınları için de tanınabilir. Örneğin, çocuğun dedesi veya teyzesi, çocukla kişisel ilişki kurmak isteyebilir. Ancak bu durumda, ana veya baba için belirlenen sınırlar üçüncü kişiler için de geçerlidir. Yani, çocukla kişisel ilişki kurmak isteyen kişi, çocuğun sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararına aykırı davranamaz.
Çocukla kişisel ilişki kurma hakkının nasıl kullanılacağı ve hangi gün ve saatlerde olacağı mahkeme tarafından belirlenir. Bu konuda mahkemeye başvurabilecek kişi, velayet hakkı kendisinde olmayan anne veya baba veya olağanüstü hallerde diğer yakınlarıdır.
Mahkeme kararı verirken, çocuğun yaşını, cinsiyetini, eğitim durumunu, psikolojik gelişimini ve isteklerini dikkate alır. Mahkeme kararı verilene kadar, çocukla kişisel ilişki kurmak isteyen kişi, velayet hakkına sahip olan veya çocuk kendisine bırakılan kişinin iznini almalıdır. Aksi takdirde, çocukla kişisel ilişki kurulamaz.
Çocuğun Bakım ve Eğitim Masraflarının Karşılanması
Ana ve babanın bakım yükümlülüğü, çocuğun yaşamını sürdürebilmesi, sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyüyebilmesi için gerekli olan her türlü maddi ve manevi desteği kapsamaktadır. Bu destek, çocuğun beslenmesi, giyinmesi, barınması, sağlık hizmetlerinden yararlanması, eğitim ve öğrenim görmesi, kültürel ve sosyal faaliyetlere katılması gibi unsurları içermektedir.
Ana ve baba, çocuğun bakımı için kendi mallarından harcama yapmak zorundadır. Ancak, bazı durumlarda, çocuğun kendi mallarından da harcama yapılması gerekebilir. Bu durumlar şunlardır:
- Ana ve baba yoksul ise veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektiriyorsa,
- Çocuk olağan dışı bir sebeple büyük bir mal varlığına sahip olmuşsa.
Bu durumlarda, ana ve baba, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler. Hakim, bu izni verirken, çocuğun yüksek yararını gözetmek ve çocuğun malvarlığına zarar vermemek zorundadır.
Ana ve babanın bakım yükümlülüğü, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Erginlik yaşı Türk hukukunda on sekizdir. Ancak, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde çocuğun eğitimi sona erinceye kadar bakmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülük, ana babanın ekonomik gücüne ve çocuğun eğitim ihtiyacına göre belirlenir.
Nafaka Nedir? Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir?
Çocuğa fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Eğer küçük ayırt etme gücüne sahip değilse, gereken hallerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Küçük ayırt etme gücüne sahipse kendisi de nafaka davası açabilir.
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Hakim, iştirak nafakasının ileriki yıllarda ne kadar arttırılacağını veya azaltılacağını da kararında belirtebilir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun varsa gelirleri de dikkate alınır.
İştirak nafakası, kural olarak çocuğun on sekiz yaşını doldurması, evlenmesi veya ergin kılınması ile sona erer. Ancak, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde çocuğun eğitimi sona erinceye kadar bakmakla yükümlüdürler.
İştirak nafakası ödenmezse, nafaka alacaklısı icra takibi başlatabilir veya hapis cezası isteyebilir. Ayrıca, nafaka borçlusu çocuğun velayetini talep edemez veya velayet hakkını kullanamaz.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Nesrin KOŞAR