İçtihatlar

Sahte Reçetenin Suç Oluşturmayacağı Haller

Üzerinde kaşe, teşhis, barkod provizyonu bulunmadığı açıkça görülen ve ilk bakışta sahte oldukları anlaşılan reçeteler aldatma kabiliyetine sahip olmadığından resmî belgede sahtecilik suçunu oluşturmaz.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi

Esas: 2021/32062 Karar: 2022/16366 Tarih: 18.10.2022

Resmi belgede sahtecilik suçu, bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleme, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirme veya sahte resmi belgeyi kullanma şeklinde işlenir. Bu suçun cezası TCK m. 204’e göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.

Resmi belgede sahtecilik suçu, kanunda sivil kişiler ve kamu görevlisi olan kişiler tarafından ayrı şekillerde işlenebilen suçlar olarak düzenlenmiştir. Maddenin ilk fıkrası sivil kişilerce, ikinci fıkrası ise kamu görevlisi olan kişilerce işlenebilir.

Resmi belgede sahtecilik suçunun konusunu, resmi belge ve bu nitelikteki belgeler oluşturur. Burada resmi belgeden kasıt, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlediği belgedir.

Bu suçun oluşabilmesi için sahtecilik konusu belgenin iğfal kabiliyetine sahip olması gerekir.  Yani dışardan bir gözle sahte olduğu fark edilemeyecek şekilde olmalıdır. Yani dışardan bir gözle sahte olduğu fark edilemeyecek şekilde olmalıdır.

Resmi belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi, belge aslının ele geçirilmesi gerekir. Şayet belgenin aslı ele geçirilemediyse bu belgenin aldatma kabiliyetine sahip olup olmadığının değerlendirilmesi sağlıklı olmayacaktır.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2021/32062 Esas, 2022/16366 Karar sayılı, 18.10.2022 tarihli ilamında; üzerinde kaşe, teşhis, barkod provizyonu bulunmadığı açıkça görülen ve ilk bakışta sahte oldukları anlaşılan reçetelere istinaden kurum tarafından bu reçeteyi düzenleyen sanıklara ödeme yapılması durumunda bu reçetelerin aldatma kabiliyetine sahip olmaması sebebiyle resmî belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı yönünde karar vermiştir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi

Esas: 2021/32062 Karar: 2022/16366 Tarih: 18.10.2022

A) … isimli iş yeri tarafından katılan kuruma 2007,2008,2009,2010 yıllarında fatura edilen reçetelerin sahte olduğu ve bu şekilde katılan kurumdan haksız menfaat temin edildiği iddiasıyla sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davasında; davaya dayanak oluşturan Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 2007 ve 2010 yılına ait fatura edilen reçetelere ilişkin 23.03.2011 tarihli ve 2008 ve 2009 yıllarına ait fatura edilen reçetelere ilişkin 20.01.2012 tarihli ön inceleme raporlarının ve bu raporlara istinaden sanıklar hakkında yapılan suç duyurusu raporlarının incelenmesinde; sanık …’ın … isimli iş yerinin sahibi, sanık …’ın adı geçen iş yerinin mesul müdürü, sanık …’ın ise …’ın kardeşi olup … isimli iş yerinde çalıştığının ve sanıkların iştirak halinde yüklenen suçları işleyerek katılan kurumdan ilgili yıllarda 308.521.83 TL haksız ödeme aldıklarının belirtildiği, aynı zamanda kuruma … tarafından gönderilen faturalara dayanak ödeme eki belgelerdeki reçetelerde kaşe, teşhis, barkod provizyonu bulunmadığının açıkça görüldüğü ve ilk bakışta sahte oldukları anlaşılan reçetelerin yeterince incelenmeden ödeme yapılması nedeniyle sağlık müdürlüğü ve defterdarlık müdürlüğü yetkilileri hakkında da suç duyurusunda bulunulduğu gözetilerek, UYAP üzerinden yapılan araştırmada aynı iş yeri … tarafından kuruma fatura edilen ve bu dava konusu suç tarihlerini de içerecek şekilde 2007 tarihli sahte gözlük reçeteleri nedeniyle aynı suçlardan sanıklar … ve … hakkında açılan kamu davasında Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.07.2014 tarih 2012/42 Esas ve 2014/130 Karar sayılı kararı ile sanıkların beraatine karar verildiği, Dairemizin 29.09.2021 tarih, 2021/12590 Esas ve 2021/7482 Karar sayılı kararı ile beraat hükümlerinin bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla, mükerrer yargılamanın önlenmesi, sanıkların suç kastının ve iştirakinin belirlenmesi, zincirleme suç hükümlerinin değerlendirilmesi ve maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından;

1)Anılan dava dosyası ile sanıklar hakkında aynı suça yönelik başka davalar olup olmadığı da araştırılarak, dosyaların getirtilip incelenmesi, mümkünse davaların birleştirilmesi, aksi durumda bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin denetime olanak verecek biçimde dosya içine konulması, açılan davaların suç ve iddianame tarihleri nazara alınarak filler arasında hukuki ve fiili kesinti bulunup bulunmadığının belirlenmesi,

2)Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden ;suça dayanak ön inceleme raporlarında suça konu reçetelerin sahteliklerinin ilk bakışta anlaşıldığı yönündeki belirleme karşısında, aldatma niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetilerek, 5271 sayılı CMK’nin 217/1. maddesi de dikkate alınıp, sahte olduğu iddia edilen reçetelerin duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle özellikleri tutanağa geçirilip, gerçek reçeteler ile karşılaştırılarak gerekli unsurları taşıyıp taşımadığı ve aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi,

3)Sanıklar … ve …’ın savunmaları doğrultusunda … isimli iş yeri tarafından düzenlenen sahte reçeteler ve buna istinaden düzenlenen faturalar ile ilgili olarak iştirakleri olduğuna dair ön inceleme raporlarında bilgi ve görgüsü olduğu belirtilen sağlık müdür yardımcısı … ve sağlık müdürlüğünde reçete incelemesi yapan … ‘un kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılmaları, duruşmada çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sanıklar hakkında suça konu reçete ve faturaların düzenlenmesi ve kurumdan tahsil edilmesi ile ilgili olarak bilgi ve görgülerinin sorulması,

4)Suça konu reçete ve faturalar üzerinde sanıklar …,… yönünden yazı ve imza incelemesi yapılması,

Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet ve beraat hükümleri kurulması,

B)Kabule göre de

1)Gerekçeli karar başlığında en son kuruma ibraz edilen fatura tarihine göre “29.11.2010” olan suç tarihinin, 2010 olarak eksik gösterilmesi,

2)Sanık … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden; 5237 sayılı TCK’nin 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün adli para cezasının, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun’un 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin; doğrudan haksız elde olunan menfaatin iki katı esas alınarak arttırma ve eksiltmeler yapılması ,

Yasaya aykırı, sanık … ve müdafisi ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu