İçtihatlar

İşçinin Haklı Feshi ve Kötü Niyetli Değerlendirilemeyeceği

İşçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshinden önce başka bir işe başvurması, kötü niyet olarak kabul edilemez. 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2020/1521 Esas, 2020/6778 Karar, 1.7.2020 Karar Tarihi

Dürüstlük kuralı, Türk Medeni Kanunu madde 2 hükmünde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Şeklinde düzenlenmiştir.

Bir işçinin, haklı sebepleri bulunması sebebiyle, bulunduğu işyerinden ayrılmasının ardından geçim sıkıntısı içerisine düşeceğini göz önüne alarak fesihten önce başka bir iş araması, bu sebeple kaygı duyması insani ve olağan kabul edilmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından işçinin haklı fesih hakkını kullanmadan başka bir işyeri için başvuruda bulunmasının kötü niyetli olarak kabul edilemeyeceği içtihat edilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2020/1521 Esas, 2020/6778 Karar, 1.7.2020 Karar Tarihi

DAVA : Davacılar vekili, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk DAİRESİ’NİN 03/12/2019 Tarih, 2019/435 Esas ve 2019/3408 sayılı ilamı ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 08/03/2019 tarih, 2018/2552 esas ve 2019/588 sayılı ilamı arasında uyuşmazlık bulunduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi davacılar avukatının uyuşmazlık talebini kabul ederek uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın Bursa Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’na gönderilmesine karar vermiştir.

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu iki ilam arasında uyuşmazlık bulunduğuna, uyuşmazlığın giderilmesi ve içtihat birlikteliğinin sağlanması amacıyla dosyanın Dairemize gönderilmesine karar vermiştir.

Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

(BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ

UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR)

I-BAŞVURU

Başvuran Av. … 09/01/2020 tarihli dilekçesinde, müvekkili İsa Kıvrak tarafından iş akdi 18.10.2016 tarihinde İnegöl 3. Noterliği’nin 11948 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini, işbu ihtarnamede fesih sebebi olarak müvekkilinin aldığı son net ücretin 2.485,00 TL olduğu, bunun 1.735,00 TL’lik kısmının bankadan geriye kalan kısmının elden ödendiğini, sigorta primlerinin ise bankaya yatırılan kısım üzerinden eksik ödendiğini, fazla çalışma ve UBGT günlerinde çalışmalarının olduğunu, karşılığının kendisine ödenmediğini ve İş Kanunu madde 24/2/e hükmü uyarınca iş akdi haklı nedenle feshettiğini, davalı tarafça ihtarnamede belirtilen süre içerisinde herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dava açıldığını,

İnegöl İş Mahkemesi’nin 2016/301 Esas-2018/460 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada davalarının kısmen kabulüne karar verildiğini, kıdem tazminatı talebimizin reddine, %15 hakkaniyet indirimi ile 1.071,23 TL fazla çalışma ücretine, %15 hakkaniyet indirimi ile 1.084,88 TL ulusal bayram ve genel tatil ücretine hükmedildiğini,

Yerel Mahkeme gerekçesinde “davacının davalı iş yerinde çalışmakta iken kamu kurumuna atanmak üzere hazırlık işlemleri yaptığı, atanmasına ilişkin sürecin kesinleşmesi üzerine iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini beyan etmiş ise de gerçek iradesinin başka kurumda çalışma olgusu olduğu sabit olmakla davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı” sonuç ve kanaatine varıldığını,

Fazla çalışma ve UBGT ücreti bakımından bilirkişi raporuna karşı itirazlarımız dikkate alınmadan bordrolarda fazla çalışma ve UBGT tahakkuku yapılmış olması gerekçesi ile bu aylar dikkate alınmadan hukuka aykırı hüküm tesis edildiğini,

Yerel mahkeme kararı hem kendileri tarafından hem de davalı tarafça istinaf edildiğini, yapılan istinaf incelemesi neticesinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi ‘nin 2019/435 Esas – 2019/3408 Karar sayılı 03.12.2019 tarihli kararı ile tarafların istinaf başvurularının esastan reddine kesin olmak üzere karar verildiğini,

Bölge Adliye Mahkemesi kararında “davacının gerçekteki iş akdinin fesih gerekçesinin memuriyete geçmek olduğu anlaşılmakla kıdem tazminatı talebinin reddi usul ve yasaya uygun bulunmuştur” gerekçesinde bulunulduğunu, yine fazla çalışma ve UBGT alacakları konusunda istinaf incelemesinde bordroların imzalı olması nedeniyle bordrolar detaylı olarak incelenmeden hüküm tesis edildiğini,

Müvekkili … tarafından iş akdi 13.10.2016 tarihinde Bursa 24. Noterliği’nin 17581 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini, işbu ihtarnamede fesih sebebi olarak müvekkillerinin aldığı son net ücretin 2.700,00 TL olduğunu, bunun bir kısmının bankadan geriye kalan kısmının elden ödendiği, sigorta primlerinin ise bankaya yatırılan kısım üzerinden eksik ödendiği, fazla çalışma ve UBGT günlerinde çalışmalarının olduğunu, karşılığının kendisine ödenmediği ve İş Kanunu madde 24/2/e hükmü uyarınca iş akdi haklı nedenle feshettiğini, davalı tarafça ihtarnamede belirtilen süre içerisinde herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine işçilik alacaklarının tahsili amacıyla dava açıldığını,

Bursa 4. İş Mahkemesi’nin 2016/777 Esas – 2018/245 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kıdem tazminatı talebinin kabulüne, hakkaniyet indirimi ile 16.973,83 TL fazla çalışma ücretine, resmi tatil ücreti talebinin reddine karar verildiğini,

Yerel Mahkeme gerekçesinde kıdem tazminatı bakımından “davacı iş akdini eksik prim ödemesi ve ek ders ücretlerinin verilmemesi nedeni ile feshettiğini belirtilmiştir. Ödemeyi ispat yükü yazılı delil ile işveren üzerinde olduğu kabul edildiğinden davalı tarafça dosyamıza davacının prim ödemeleri ve ek ders ücretlerinin ödendiğine dair belge ibraz edilmediğinden davacının feshinin haklı olduğu kanaatine varılarak kıdem tazimatı alacağının kabulüne karar verilmiştir.” sonuç ve kanaatine varıldığını,

Yerel Mahkeme kararı davalı tarafça istinaf edildiğini, yapılan istinaf incelemesi neticesinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2018/2552 Esas – 2019/588 Karar sayılı 08.03.2019 tarihli kararı ile davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olmak üzere karar verildiğini,

Bölge Adliye Mahkemesi kararında “davacının aldığı ücretin tamamının SGK’ya bildirilmediği ayrıca fazla çalışma alacağına hak kazandığı anlaşılmış bunların karşılığının ödendiği ispatlanamamıştır. Bu durumda iş akdinin davacı tarafından feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. Maddesi uyarınca haklı nedene dayandığından mahkemece davacının kıdem tazminatına hak kazandığının kabul edilmesine ve hüküm altına alınmasında da isabetsizlik bulunmamıştır.” gerekçesinde bulunulduğunu,

Her iki dosyada dava konusu talepler üzere aynı iş yerinde farklı şubelerde çalışmakta olan öğretmenlerin işçilik alacaklarına ilişkin olduğunu, iki farklı dairenin iki farklı kesin kararı bulunduğunu,

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından ihtarnamede belirtilen fesih nedeni uyarınca işçilik alacaklarının ödenmemesi ve sigorta primlerinin eksik ödenmesinin kıdem tazminatı hak kazanıldığı yönünde karar verildiğini, yine aynı kıdeme sahip bir öğretmenin fazla çalışma alacağı bilirkişi raporuna göre 16.973,83 TL olarak belirtildiğini,

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi ise davacı tarafından iş akdinin memuriyete geçmek için feshedildiğini, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanmadığı, % 15 hakkaniyet indirimi ile 1.071,23 TL fazla çalışma ücretine, % 15 hakkaniyet indirimi ile 1.084,88 TL ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığına kesin olarak hükmedildiğini,

Her iki dosya kapsamında da işçinin hak etmiş olduğu işçilik alacaklarının bir kısmının ödenmediği hususunun sabit olduğunu, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. ve 9. Hukuk Daireleri arasında kıdem tazminatı şartları oluşup oluşmadığı ve hükmedilen fazla çalışma ücreti miktarları arasında görüş farklılığı mevcut olduğunu, hükmedilen kararlar kesin karar olduğundan temyiz kanun yoluna gitme imkanı bulunmadığından başvuruda bulunma zorunluluğunun hasıl olduğunu,

T.C. Yargıtay 22.Hukuk Dairesi 2016/6530 Esas – 2019/13987 Karar sayılı 25.06.2019 tarihli kararında “Mahkemece, davacının Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak atamasının yapılması sebebiyle iş sözleşmesini haklı bir sebep olmadan feshettiği gerekçesiyle kıdem tazminatı talebinin reddine karar verildiğini,

Davacı işçi, haklı fesih sebeplerinin bulunduğunu iddia etmekte olup, detaylı açıklama yaparak iş sözleşmesini yazılı fesih bildirimi ile feshettiğini, Bu yön nazara alındığında, fesih için haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden bir işçinin, muhtemel fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını nazara alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve yeni işe kabul edileceğinin kesinleşmesinden sonra, iş sözleşmesini feshetmesi, kötüniyetli fesih olarak değerlendirilemeyeceğini, bu halde, yazılı fesih bildiriminde ileri sürülen sebepler nazara alınarak, feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve dolayısıyla davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığının değerlendirilmesinin gerektiğini,

Dosya kapsamına göre, her ne kadar hesaplanan miktara yönelik olarak bozma sebebi mevcut ise de, davacının çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günü ücretlerinin ödenmediği sabit olduğunu, bu halde, işçi feshi haklı sebebe dayanmakta olup, kıdem tazminatına hak kazandığının kabul edilmesi gerekirken, anılan talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu”

Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2016/6530 Esas 2019/13987 sayılı kararında da mahkemenin tartışması gereken hususun ileri sürülen fesih nedeninin haklılığı olduğu açıkça ortaya konduğunu, tüm bu nedenlerle daireler arasındaki uyuşmazlığın karar bağlanmasını ve müvekkilinin kıdem tazminatına ve diğer işçilik alacaklarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II-UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI

  1. A) BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİNİN 03.12.2019 TARİHLİ VE 2019/435, 2019/3408 E.K. SAYILI KARARI

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince;

“… Davacının davalı işverene göndermiş olduğu İnegöl 3.Noterliğine ait fesih ihtarnamesinin 18/10/2016 tarihli olduğu, bu ihtarnamenin davalı işverene 26/10/2016 tarihinde teslim edildiği anlaşılmakla davacının iş akdini 18/10/2016 tarihi itibari ile feshettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı davalı işverene göndermiş olduğu fesih bildiriminde fazla mesai, ubgt ücret alacaklarının ödenmediği ve ücretinin eksik bildirildiği nedenleri ile iş akdini feshettiğini bildirmişse de davacının bu tarihten yaklaşık 2 ay önce Milli Eğitim Bakanlığından öğretmen olarak atanması yönünde başvuruda bulunduğu, başvurusunun kabul edildiği, 10/10/2016 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulda öğretmen olarak atanmasına ilişkin sonuçların açıklandığı bu süreçten sonra, davacının iş akdini feshettiği görülmekle davacının gerçekteki iş akdini fesih gerekçesinin memuriyete geçmek olduğu anlaşılmakla kıdem tazminatı talebinin reddi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Buna ilişkin davacı vekilin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. …” gerekçesiyle, “Tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,” karar verilmiştir.

  1. B) BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİNİN 08.03.2019 TARİHLİ VE 2018/2552, 2019/588 K. SAYILI KARARI

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince;

“…İşçi ücretlerinin tam ve zamanında ödenmemesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. madde kapsamında işçiye haklı fesih imkanı verir. Ücretin tam olarak ödenmesi asıldır. İşveren, işçinin ücretini eksik ödeyemeyeceği gibi 62. madde gereğince yazılı muvafakat olmadıkça ücretten kesinti de yapamaz.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücreti gibi alacaklarının ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir.

Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin ücretinin bir kısmını İş Kanununun 33. maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz. Bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ayni yardımların yerine getirilmemesi de (erzak yardımı, kömür yardımı gibi) bu madde kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin haklı fesih imkanı kabul edilmelidir.

Yukarıda da açıkça belirtildiği gibi davacının aldığı ücretinin tamamının SGK’ya bildirilmediği ayrıca fazla çalışma alacağına hak kazandığı anlaşılmış, bunların karşılığının ödendiği kanıtlanamamıştır. Bu durumda iş akdinin davacı tarafından feshi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca haklı nedene dayandığından mahkemece, davacının kıdem tazminatına hak kazandığının kabul edilmesinde ve hüküm altına alınmasında da isabetsizlik bulunmamıştır. …” gerekçesiyle, “Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,” karar verilmiştir.

III-BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULUNUN 15.10.2018 TARİH ve 2018/14 SAYILI KARARI

Kültür Özel Eğitim Dershanecilik ve Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de öğretmen olarak çalışan davacıların çalışma ücretlerinin bir kısmının bankadan bir kısmının ise elden ödendiği, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışma ücretlerinin ödenmemesi ve sigorta primlerinin de eksik bildirilmesi nedeniyle iş akitlerini işveren şirkete ihtarneme göndererek fesh ettikleri, ihtarnamede belirtilen süre içerisinde herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle alacaklarının tahsili için de dava açtıkları, her iki yerel mahkemece davaların kısmen kabulü ile İnegöl İş Mahkemesince kıdem tazminatı talebinin reddine, Bursa 4. İş Mahkemesince kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verildiği,

Kararlar ile ilgili istinaf talebinde bulunulduğu; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf taleplerinin esastan reddine karar verildiği,

Bu hali ile her iki olayın benzer nitelikte olduğu değerlendirildiğinden, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 03/12/2019 tarih, 2019/435 Esas 2019/3408 Karar sayılı kararı ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 08/03/2019 tarih 2018/2552 Esas, 2019/588 K. sayılı kararı arasında uyuşmazlık bulunduğu,

Uyuşmazlığın, davacı vekilinin dosyaya sunduğu emsal Yargıtay 22.HD’nin 25/06/2019 tarih, 2016/6530 E.- 2019/13987 K. Numaralı kararında da, “davacının Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen olarak atanmış olsa da….Davacı işçi, haklı fesih sebeplerinin bulunduğunu iddia etmekte olup, detaylı açıklama yaparak iş sözleşmesini yazılı fesih bildirimi ile feshetmiştir. Bu yön nazara alındığında, fesih için haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden bir işçinin, muhtemel fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını nazara alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve yeni işe kabul edileceğinin kesinleşmesinden sonra, iş sözleşmesini feshetmesi, kötüniyetli fesih olarak değerlendirilemez. Bu halde, yazılı fesih bildiriminde ileri sürülen sebepler nazara alınarak, feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve dolayısıyla davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığının değerlendirilmesi gereklidir.” hükmü verildiği hususları ile Yargıtay içtihadı dikkate alındığında, davacının fesih öncesinde Bakanlığa iş başvurusunda bulunmuş ve başvurusunun kabul edilmiş olması, 4857 sayılı İş Kanununun 24/II-e bendine göre, davacının fesih saikine bakılmaksızın, haklı nedenle fesih yapmasına engel teşkil etmeyeceğinden Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararın yerinde kararı yönünde giderilmesi gerektiği oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

IV- YARGITAY KARARI GEREKÇESİ

Uyuşmazlığın giderilmesindeki asıl mesele, kamu kurumuna atama başvurusu kabul edilen işçinin bu tarihten sonra haklı nedene dayanan fesih hakkını kullanarak iş akdini sonlandırmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edip etmeyeceği, buna bağlı olarak da kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” kuralına yer verildikten sonra takip eden fıkrada da, “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” denilerek, hakkın kötüye kullanılması yasağı açıkça hüküm altına alınmıştır.

Bu bağlamda dürüstlük kuralı, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan bir ilke olmasına rağmen hukukun tüm alanlarında uygulanan temel bir ilkedir. Bununla birlikte anılan Kanun hükmünde dürüstlük kuralı tanımlanmamıştır. Dolayısıyla hangi koşul ve durumlarda dürüstlük kuralının ihlal edildiğinin tespiti, tatbik edileceği uyuşmazlığın niteliğine ve bağlı olduğu ilgili hukuk disiplinine hakim olan ilke ve esaslara göre hakim tarafından değerlendirilmesini ve yorumlanmasını gerekli kılar.

Yukarıda zikredilen hüküm ve yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlığın giderilmesine konu kararlar incelenecek olur ise;

Uyuşmazlığın giderilmesine konu dava dosyalarında; davacılar iş akitlerini fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ödenmemesi ve sigorta primlerinin eksik bildirilmesi nedeniyle haklı olarak feshettiklerini iddia etmişlerdir. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince istinaf denetimi yapılan İnegöl İş Mahkemesinin 2016/301 E. sayılı dosyasında, davacının davalı işyerinde çalışmakta iken kamu kurumuna atanmak üzere hazırlık işlemleri yaptığı, atanmasına ilişkin sürecin kesinleşmesi üzerine iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini beyan etmiş ise de, gerçek iradesinin başka kurumda çalışma olgusu olduğu sabit olmakla, davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı gerekçesiyle kıdem tazminatının reddine karar verilmesine karşın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf denetimi yapılan Bursa 4. İş Mahkemesinin 2016/777 E. sayılı dosyasında ise, ödemeyi ispat yükü yazılı delil ile işveren üzerinde olduğu kabul edildiğinden, davalı tarafça dava dosyasına davacının prim ödemeleri ve ek ders ücretlerinin ödendiğine dair belge ibraz edilmediğinden feshinin haklı olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatının kabulüne karar verilmiştir. Aynı konuda farklı kararların verildiği İlk Derece Mahkemesi kararlarına karşı yapılan istinaf başvuruları da esastan reddedilmiş ve böylelikle Bölge Adliye Mahkemesi karaları arasında uyuşmazlık doğmuştur.

Uyuşmazlığın giderilmesi talebinin Dairemize gönderilmesini müteakiben, dosyaya celbedilen bilgi ve belgelerden; her iki dava dosyasında da davacı işçilerin haklı nedenle fesih haklarını kamu kurumuna atama sonuçlarının açıklanmasından sonra, ancak bu göreve fiilen başlamadan evvel kullandıkları anlaşılmıştır.

Yine davacıların iddia ettikleri haklı fesih nedenlerinin davalı işverenden sadır olduğu ve dosya kapsamıyla bu iddiaların da ispatlandığı sabittir.

Öte yandan fesih için haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden bir işçinin, muhtemel fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını nazara alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve bu başvurusunun kabul edilmesinden sonra, iş sözleşmesini feshetmesi, işverenden kaynaklanan haklı fesih olgusunu ortadan kaldırmayacağı gibi bu feshin kötüniyetli olduğu sonucunu da doğurmaz. Zira burada fesih iradesinin doğduğu anda değil de sonradan açıklanması, makul kabul edilebilir insanî kaygılardan kaynaklı olup, işvereni zarara uğratma kastı da bulunmadığından, hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesi yerinde olmayacaktır.

Hülasa; haklı fesih sonucunu doğuran nedenler işverenden sadır olup, davacı işçilerce bu hak fiilen yeni işe başlanılmasından evvel kullanıldığı gibi fesihten önce iş başvurusu yapılıp kabul edilmesinden sonra kullanılmasının da makul kabul edilebilir insani kaygılardan kaynaklı olduğunun anlaşılması karşısında, bu hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanıldığının kabul edilmesi hakkaniyet ve adalet ilkesi ile de bağdaşmayacağından, uyuşmazlığın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilmiştir.

V-SONUÇ

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkilerini Düzenleyen Kanun’un 35 inci maddesine dayalı olarak; davacı işçinin fesihten önce yeni bir işe başvurup kabul edilmesinden sonra, ancak fiilen yeni işe başlamadan evvel işveren uygulamalarından kaynaklı haklı nedenlerle kullandığı fesih hakkının dürüstlük kuralına aykırı olmadığına ve uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, 01.07.2020 günü oybirliği ile karar verildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu