İçtihatlar

Haksız Tutuklamada Faiz Ne Zamandan İtibaren İşlemeye Başlar?

Koruma tedbiri nedeniyle hükmedilecek manevi tazminatta, faiz tutuklanma tarihinden itibaren işlemeye başlar.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 

Esas: 2020/4 Karar: 2020/2452, K. Tarihi: 09.03.2020

Koruma tedbiri kapsamında tazminat, haksız yere gözaltına alınan, tutuklanan, hakları ihlal edilen, mülkiyetine el konulan veya diğer hukuksuz koruma tedbirlerine maruz kalan bireylerin devletten maddi ve manevi zararlarını talep etme hakkını ifade eder.

Bu hak, Anayasa’nın 19. ve 40. maddeleri ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesi ile düzenlenmiştir. Koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası, bireyin Maliye Hazinesi aleyhine, yani devlete karşı açtığı bir davadır ve bu davada herhangi bir harç veya gider ödenmez. Tazminat talebini içeren dilekçenin yetkili ve görevli mahkemeye sunulması yeterlidir.

Koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açabilmek için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekmektedir:

  • Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğu devam eden kişiler,
  • Kanuni gözaltı süresi içinde hakim karşısına çıkarılmayanlar,
  • Kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılmadan tutuklananlar,
  • Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii önüne çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyenler,
  • Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraat kararı verilenler,
  • Mahkumiyet hükmü almasına rağmen gözaltı ve tutukluluk süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece adli para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılanlar.

Bir veya birkaç koşulun gerçekleşmesi durumunda, birey koruma tedbiri sebebiyle tazminat davası açabilir. Tazminat davası, koruma tedbirinin kaldırıldığı veya sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde başvurulmalıdır; aksi takdirde, zamanaşımı nedeniyle dava hakkı kaybedilir.

Tazminat davasında, birey uğradığı maddi ve manevi zararları ispat etmeye çalışmalıdır. Maddi zararlar, gelir kaybı, sağlık masrafları, avukatlık ücretleri gibi somut olarak belirlenebilen zararları içerir. Manevi zararlar ise kişinin onur, şeref, haysiyet, kişilik hakları gibi soyut değerlerinin zedelenmesinden kaynaklanan acı, ıstırap, üzüntü gibi duygusal zararları ifade eder.

Tazminat davasında mahkeme, bireyin uğradığı zararları değerlendirerek uygun bir tazminat miktarı belirler. Tazminat devlet tarafından ödenir. Ancak devlet, tazminatı ödedikten sonra, haksız koruma tedbirine neden olan kamu görevlilerine karşı rücu hakkını saklı tutar. Yani, devlet, tazminat ödemekle yükümlü olduğu bireyden geri talepte bulunamaz, ancak tazminatın ödenmesine neden olan kamu görevlilerinden geri talepte bulunabilir.

Manevi tazminata faiz işlemesi, genellikle tazminat davalarında talep edilen maddi tazminatla ilgili bir konudur. Maddi zararlar genellikle belirli bir miktarla ifade edilebilen, somut zararlardır ve genellikle bu zararlar için faiz talep edilmez. Ancak manevi zararlar, duygusal acı, ıstırap, üzüntü gibi soyut zararlar olduğu için doğrudan belirlenmesi zor olabilir.

Manevi tazminat, genellikle kişinin yaşadığı duygusal sıkıntının tazmini amacı taşır. Bu tür tazminatın belirlenmesi ve miktarının tespiti genellikle mahkemenin takdirine bağlıdır. Manevi tazminata faiz uygulanıp uygulanmayacağı da yargılama sürecinin detaylarına ve ülkenin yasal düzenlemelerine bağlı olarak değişebilir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2020/4 Esas, 2020/2452 Karar sayılı ve 09.03.2020 tarihli ilamında; koruma tedbiri nedeniyle hükmedilecek manevi tazminatta, faiz tutuklanma tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı içtihat edilmiştir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas: 2020/4 Karar: 2020/2452, K. Tarihi: 09.03.2020

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Davacı vekilinin, gerekçeli karar ile birlikte davalı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliği üzerine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre süresinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteminde bulunduğu belirlenerek yapılan incelemede;

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davacı lehine 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş ve hükmolunan manevi tazminata 15/02/2009 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olmasına karşın, hükmün gerekçe kısmında 25.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verildiğinin belirtilmesi suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişkiye neden olunması,

Kabul ve uygulamaya göre de;

1- Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere göre az miktarda olacak şekilde 30.000 TL manevi tazminata hükmolunması,

2- 08/10/2015 tarihli ilk hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 12/03/2018 tarih, 2017/9889 Esas – 2018/2784 Karar sayılı bozma ilamında, davacı tarafın talebi gereğince hükmolunan manevi tazminata da gözaltı tarihi olan 15/02/2009 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmolunmuş olmasının davacı vekilinin temyiz isteminin manevi tazminat miktarının az olduğu ile sınırlı olduğu dikkate alınarak bozma nedeni yapılmadığı gözetilmeden, bu kez manevi tazminata gözaltı tarihi olan 15/02/2009 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi,

Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu