Medeni Usul Hukuku

Genel İspat Kuramı

Genel İspat Kuramı, taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında var olan kuşku ve belirsizlikleri kesin ya da yaklaşık olarak ortadan kaldırılmasıdır. İspatın konusunu, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli olgular oluşturur ve bu olguların ispatı için kanıt gösterilir.

İspat Zorunluluğu Olmayan Durumlar

İkrar

İkrar, taraflardan birisinin aleyhine olarak ileri sürülen bir olayın doğruluğunu mahkemeye açıklamasıdır. Taraflar veya vekiller ikrarda bulunabilir. Bir olayın ikrar edilmiş sayılması için bu olayın ikrar edenin aleyhine olması gerekir. Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez. İkrar tek taraflı bir irade açıklamasıdır.

İkrarın türleri şu şekilde sınıflandırılabilir:

a) Yapıldığı Yere Göre

  • Mahkeme dışı ikrar

Davanın görüldüğü mahkeme dışında yapılan ikrardır. Mahkeme dışı ikrar, ancak takdiri kanıtlarla ispatın mümkün olduğu durumlarda kanıt olarak mahkemeye sunulabilir.

  • Mahkeme içi ikrar

Mahkemede hâkimin huzurunda yapılan ikrardır. Sözlü veya yazılı yapılabilir.

b) İçeriğine Göre

  • Basit ikrar

Basit ikrar, karşı tarafın ileri sürdüğü olayın hukuksal açıdan önemli sayılabilecek herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kabul edilmesidir. İkrar eden kişinin karşı tarafça ileri sürülen olayı aynen kabul eder.

  • Nitelikli ikrar

Nitelikli ikrar, bir tarafın ileri sürdüğü olayın hukuksal niteliği bakımından ileri sürülenden farklı olduğunu bildirerek kabul edilmesidir. Karşı taraf, ikrar edenin istemene hak vermeyen bir açıklama yapmaktadır.

  • Bileşik ikrar

Bileşik ikrar, ikrar edenin, karşı tarafça ileri sürülen olayı kabul etmekle birlikte, o olaydan çıkarılmak istenen hukuksal sonucun doğumuna engel olan veya onu hükümden düşüren ya da kullanılmasına engel olan diğer bir olay ileri sürmesidir.

Herkesçe Bilinen Olaylar

Herkesçe bilinen olayların ispatına gerek yoktur.

Çekişmesiz Olaylar

Çekişmesiz olayların ispatına gerek yoktur. Örnek olarak tarafların anlaşması gösterilebilir.

Karine

Karine, belli bir olaydan, belirsiz bir olay için sonuç çıkarmaktır. Konusuna göre karineler olay ve hak karineler olmak üzere ikiye ayrılır. Kaynağına göre ise karineler fiili karineler ve yasal karineler olmak üzere ayrılmaktadır.

  • Fiili karineler, belli bir olaydan, belirsiz bir olay için hakim tarafından çıkartılan sonuçlardır. Kural olarak yaşam deneyimlerine dayanır.
  • Yasal karineler, bir olaydan, belirsiz bir olay için kanun tarafından çıkartılan sonuçlardır

Karine

Varsayım

Varsayımda mevcut bir olgu için öngörülmüş kural, ona eşit olduğu kabul edilen, ancak gerçekte var olmayan başka bir olguya uygulanmaktadır. Varsayım, mevcut olmayan bir durumu bir olgunun mevcut sayılmasıdır.

Hukuk Kuralları

Olaya uygulanacak hukuk kurallarının ispatına gerek yoktur.

İspat Yükü

İspat yükü, uyuşmazlık doğuran olguların gerçekleşip gerçekleşmediğini ya da varlığı veya yokluğu konusundaki şüphe ve duraksamaların kim tarafından giderilmesi gerektiğini ve belirsizliğin sonuçlarına kimin katlanacağını düzenleyen kurallardır.

İspat Yükü Kuralları

Genel Kural

Türk Medeni Kanun’unun 6. Maddesinde ispat yükü düzenlenmiştir. Kanunda aksi bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Tarafların hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat yükü altındadır. HMK’ya göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça. İddia edilen olguya bağlanan hukuksal sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. İspat yükü genel olarak davacı üzerindedir.

Özel Kurallar

Yaşamın olağan akışına göre, ters sayılacak bir şey ileri süren kişi savın ispat etmek zorundadır.

İspat yükü kanunla belirlendiği durumlarda genel kural uygulanmaz. Kanunla ispat yükü üzerine düşen kişi, savını ya da karşı savın geçersizliğini ispat etmek zorundadır.

Yasal bir karineye dayanan taraf, yalnızca karinenin temelini oluşturan olguya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, yasal karinenin aksini ispat edebilir.

İspat Ölçüsü

İspat ölçüsü tam ispat ve yaklaşık ispat olmak üzere ikiye ayrılır. Asıl olan, kesin ispattır. Yaklaşık ispat ise istisnadır.

Tam İspat

Kesin ya da tam ispat, uyuşmazlık doğuran olayların gerçekleşip gerçekleşmediği ya da varlığı veya yokluğu konusundaki kuşku ve duraksamaların bütünüyle ya da aksini ileri sürülmeyeceği biçimde ortadan kaldırılmasıdır.

Yaklaşık İspat

Yaklaşık ispatta hâkim ispat edilmek istenen olayı muhtemel görmelidir. Ancak bu vakıanın gerçekleşmeyeceği konusunda bir ihtimalde her zaman bulunmalıdır.

İspat Türleri

Asıl ispat, ispat yükü kendinde olan tarafın iddia edilen olgunun gerçek olduğu konusunda hâkimi ikna etme faaliyetidir

Karşı ispat, ispat yükü kendisinde olmayan tarafın, kesin ispattan önce, ispat yükü üzerinde olan tarafın hâkimde uyandıracağı geçici kanıyı zedelemek için yapılan ispattır.

Aksini ispat ise asıl ispat konusunu oluşturan olgunun ispatlanmasından sonra o olgunun tersini ispatlamaya çalışılmasıdır.

Doğrudan ispat, bir olgunun doğrudan o olguya yönelik kanıtlarla ispat edilmesidir.

Dolaylı ispat ise çekişmeli olguyu, emare oluşturan diğer olguların varlığına dayanarak hâkim tarafından delillerin değerlendirilmesiyle yapılan ve hakimin tecrübe kurallarından yararlandığı ispat türüdür.

Tüm dava, dosya ve sorularınız için bizimle İletişime Geçiniz!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu