İçtihatlar

Boşanma Davası Devam Ederken Kadının Eve Dönmesi

Boşanma davası devam ederken kadının eve dönmesi başlı başına af olarak değerlendirilemez. 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas: 2021/3053, Karar: 2021/4436, K. Tarihi: 03.06.2021

Boşanma davalarında affetme kavramı genellikle çekişmeli boşanma davalarında gündeme gelir. Türk Medeni Kanun madde 161 affeden tarafın dava hakkı olmadığını düzenlemiştir. Eşlerden biri, diğerinin kusurunu affederse bu affetme, kusurlu eşin boşanma davasını açma hakkını ortadan kaldırabilir. 

Affetme genellikle belirli bir şekilde yapılması gereken bir eylem değildir. Affetme sözlü, yazılı olabileceği gibi aynı zamanda affetme anlamına gelebilecek davranışlarla da olabilir. Affetme, davayı açan eşin kusurunun hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz yani, kusurlu eşin mallara veya çocuklara ilişkin hakları, affetme sonucunda etkilenmez. Fakat boşanma davasının reddine neden olabilir. Affetme konusu, boşanma davalarında genellikle tartışmalı bir konudur ve mahkemeler tarafından detaylı bir şekilde incelenmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/13926 Esas, 2021/4436 Karar sayılı ve 03.06.2021 tarihli ilamında; boşanma davası devam ederken kadının eve dönmesi başlı başına af olarak değerlendirilemeyeceği içtihat edilmiştir. 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas: 2016/13926, Karar: 2021/4436, K. Tarihi: 03.06.2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmiş, karara karşı davacı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve bölge adliye mahkemesince esastan reddine karar verilmesi üzerine davacı kadın tarafınadan temyiz edilmiştir. Mahkemce “Tarafların davadan önce Erzincan’da birlikte yaşadıkları, geçimsizlik gerekçesiyle davacı kadının oradan ayrılıp Yalova’ya geldiği ve bu boşanma davasını açtığı, dava sırasında tarafların barıştıkları ve davacının tekrar Erzincan’a davalı ile müşterek konuta döndüğü, bir iki ay birlikte yaşadıkları, eldeki davadan önce gerçekleşen karşılıklı kusurlu davranışlarının taraflarca affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekli olup, kusur belirlemesinde dikkate alınması mümkün değildir. Af ya da hoşgörünün kabulü için tarafların cinsellik boyutunda karı – koca ilişkileri kurmaları şart olmadığı gibi, bundan kaçınan da dosya kapsamına göre davacı kadındır. Bu sebeple, davanın reddine” karar verilmiş ise de ; davacı kadının eve dönmesine karşın erkek ile aynı odada kalmamaları bu davranışının barışma görüşmesi niteliğinde olduğunu dolayısıyla af olarak kabul edilemeyeceğini göstermektedir. Ilk derece mahkemesinin de gerekçesinin aksine kadının cinsel birliktelikten kaçınma nedeni, tanık olarak dinlenilen ortak çocukların beyanında geçen “Herşey düzelmedi henüz” ifadesinden de kadının erkeği affetmediğinin kabulünü gerektirmiştir. Bu durumda kadının eve dönmesi başlı başına af olarak değerlendirilemez.
Tüm dosya kapsamından davalı erkeğin kadının ailesi ile görüşmesini istemediği, evin anahtarını alarak evden kovduğu anlaşılmaktadır. O halde erkeğin kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek tamamen kusurludur. Evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Dosyaya yansıyan olaylar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, TMK’nın 166/1 maddesinde yer alan boşanma koşullarının oluştuğu dikkate alınarak davacı kadının davasının kabulü gerekirken reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 03.06.2021 (Pzt.)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu