Göçmen Kaçakçılığı Suçu ve Cezası (TCK m. 79)
Göçmen kaçakçılığı, doğrudan ya da dolaylı şekilde çıkar sağlamak amacıyla, bir yabancının hukuka aykırı yollarla Türkiye’ye girişine veya Türkiye’de kalmasına ya da bir Türk vatandaşı ya da yabancının Türkiye dışına çıkmasına olanak tanımaktır.
Bu suç, Birleşmiş Milletler çatısı altında sınır ötesi örgütlü suçlarla mücadele amacıyla yapılan uluslararası sözleşmeler ve bu sözleşmelere ek protokollerin TBMM tarafından onaylanmasıyla Türk hukuk sistemine dahil edilmiştir.
Birleşmiş Milletler Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Birimi, sınır aşan suçları birden fazla ülkenin yasalarını ihlal eden veya başka ülkeler üzerinde etkisi olan cezai fiiller olarak tanımlamaktadır. Genellikle organize şekilde işlenmelerine rağmen, sınır aşan suçlar tek bir birey tarafından da gerçekleştirilebilir.
Göçmen kaçakçılığı, bir kişinin vatandaşı olmadığı ya da sürekli ikamet hakkına sahip olmadığı bir devlete yasadışı yollardan girişine mali veya başka bir maddi menfaat elde etmek amacıyla olanak sağlanmasıdır.
Göçmen Kaçakçılığı TCK m. 79
(1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan,
Kişi, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(2) Suçun, mağdurların;
a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,
b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi, hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.
(3) Bu suçun; birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarısına kadar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza yarısından bir katına kadar artırılır.
(4) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. |
Göçmen Kaçakçılığında Korunan Hukuki Değerler
Göçmen kaçakçılığı suçu, aynı anda birçok hukuki yararı korumaktadır. Bunlar arasında göçmen bireylerin mal varlıkları, vücut bütünlükleri, yaşam hakları ve onurları yer almaktadır.
Bunlara ek olarak, kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu ekonomisi de bu suç nedeniyle zarar görebileceğinden korunmaktadır. Göçmenler genellikle düşük ücretle çalışmakta, bu da iş gücü piyasasında bozulmalara yol açmakta ve suç oranlarında artış riski yaratmaktadır.
Bu suçun hukuki konusu, göçmenlerin malvarlıklarıdır. Maddi konusu ise para ya da taşınabilir/taşınmaz mallar olabilir.
Göçmen Kaçakçılığında Fail
Bu suçun faili herhangi bir birey olabilir. Ancak failin bir kamu görevlisi olması ve görevinden doğan araç ve olanakları kullanarak suçu işlemesi halinde, verilecek ceza TCK m.266’ya göre artırılacaktır.
Kara, deniz veya hava yoluyla göçmen kaçakçılığına karşı hazırlanan Protokol’ün 5. maddesi uyarınca, göçmenler cezai kovuşturma kapsamında tutulamaz, dolayısıyla fail sayılmazlar.
Eğer suç bir tüzel kişinin faaliyeti kapsamında işlenmişse, TCK m.60’ta belirtilen güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. Özellikle kamu kurumlarının verdiği izne dayanarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişileri, temsilcileri aracılığıyla kasıtlı olarak bu izni kötüye kullanırlarsa, bu izin iptal edilebilir.
Ancak bu tedbirlerin, işlenen fiile oranla daha ağır sonuçlar doğurması ihtimali varsa, hâkim bu güvenlik tedbirlerini uygulamama kararı verebilir (TCK m.60/3).
Göçmen Kaçakçılığında Mağdur
Göçmen kaçakçılığı suçunun mağduru herkes olabilir. TCK m.79/2’ye göre, bu suç mağdurun hayatını tehlikeye atacak şekilde veya onur kırıcı biçimde işlenirse, faile verilecek ceza artırılır. Bu bağlamda yasa koyucu “göçmen” yerine “mağdur” ifadesini kullanmayı tercih ederek, göçmenleri suçun mağduru olarak kabul etmiştir. Yasal olmayan yollarla ülkeye sokulan, ülkede kalmasına veya ülke dışına çıkarılmasına imkan tanınan her birey, mağdur olarak değerlendirilir. Göçmen kaçakçılığı yoluyla sınır güvenliği ihlal edilen ülkeler de bu suçtan zarar görmektedir. Bu durum, kamu düzenini, ekonomiyi ve güvenliği tehdit etmektedir.
Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Maddi Unsuru
Bir suçun konusu, suçu oluşturan insan veya eşyayı ifade eder. Göçmenler bu suçta hem olayın öznesi hem de maddi konusu durumundadır.
Bu suçun maddi unsuru, Türk vatandaşı olmayan bir bireyin yasal olmayan yollarla;
- Türkiye’ye sokulması,
- Türkiye’de kalmasına imkan sağlanması,
- Türkiye dışına çıkmasına olanak tanınması veya bir Türk vatandaşının ülke dışına çıkarılmasına olanak tanınması şeklinde gerçekleşir.
Örneğin, yabancının Türkiye’ye yasal yollarla girmesi ama kalış süresinin bitmesine rağmen hukuka aykırı yollarla ve maddi menfaat karşılığında burada kalmasının sağlanması da bu suçun maddi unsurunu oluşturur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kara sınırları, gölleri, iç denizleri ve karasuları “ülke” olarak kabul edilir. Bu sınırlar içine girilmesi, bu bölgelerde kalınması veya buralardan hukuka aykırı şekilde yurt dışına çıkılması anında suç tamamlanmış olur.
Bu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yani kanunda sayılan eylemlerden bir veya birkaçı gerçekleştirilirse yine tek bir suç oluşur. Aynı zamanda serbest hareketli bir suçtur; yani ülkeye sokma, kalmasına izin verme veya yurt dışına çıkarma farklı yöntemlerle işlenebilir.
Suç, icrai (hareketle) ya da ihmali (eylemsizlikle) şekilde işlenebilir. Örneğin, bir kamu görevlisinin yabancının yasa dışı şekilde ülkede kalmasına yardım eden kişiyi fark etmesine rağmen müdahale etmemesi, ihmali hareketle suça iştirak anlamına gelir.
Göçmen kaçakçılığı suçunun oluşması için, eylemin fiilen bir zarar doğurması şart değildir. Suçun oluşması için yalnızca hukuki yararın tehlikeye düşürülmesi yeterlidir. Bu sebeple suç, bir “soyut tehlike suçu” olarak kabul edilir.
Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Manevi Unsuru
Bu suçun manevi unsuru, maddi çıkar sağlama amacıdır. Bu menfaat doğrudan elde edilebileceği gibi dolaylı yoldan da kazanılabilir. Elde edilen menfaatin hukuka aykırı olması zorunlu değildir. Örneğin, kaçak olduğunu bildiği bir göçmene evini piyasa rayicinde kiralayan kişi, yine de bu suçu işlemiş olur. Failin bu eylemi, bir menfaat elde etme amacıyla gerçekleştirmiş olması gerekir.
Ancak bu çıkarın gerçekten elde edilmesi şart değildir. Yani suçun manevi unsuru özel kasttır. Özel kast söz konusu olduğunda failin iradesi, sonucun bilincinde olarak hareket etmeyi içerir. Bu nedenle, göçmen kaçakçılığı suçu olası kastla (yani sonucunu istemese de kabullenerek) işlenemez.
Göçmen Kaçakçılığı Suçuna Teşebbüs
Göçmen kaçakçılığı suçu, yalnızca harekete dayanan bir suçtur. Yani, yabancının hukuka aykırı olarak ülkeye sokulması, ülkede kalmasına izin verilmesi veya yurt dışına çıkarılmasıyla suç tamamlanmış sayılır.
Yabancının ülkede kalması ya da Türk veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan tanınması ise süreklilik gösteren (kesintisiz) bir suçtur. İcra hareketlerinin başlaması ama suçun tamamlanamadan yarım kalması durumunda suç, teşebbüs aşamasında kalmış olur.
Örneğin, içinde eşya olduğu beyan edilen bir TIR aracında göçmenlerin yakalanması, icra hareketinin başladığını fakat suçun tamamlanamadığını gösterir. Bu durumda teşebbüs hükümleri uygulanır ve faile tamamlanmış suçun cezası verilir.
Hazırlık hareketleri ile icra hareketlerini birbirinden ayırmak önemlidir. Örneğin, bir kişinin göçmenleri yurt dışına çıkarmak için tekne satın alması ya da onlarla fiyat pazarlığı yapması, sadece hazırlık hareketidir.
Bu amaçla göçmenlerden para alınması da hazırlık aşamasında sayılır. Eğer bu kişi aldığı paraya rağmen hiçbir işlem yapmazsa, göçmen kaçakçılığı değil, dolandırıcılık suçu işlemiş olur.
Göçmen Kaçakçılığı Suçunda İçtima
Göçmen kaçakçılığı suçu, başka suçlarla birlikte işlenebilir. Örneğin, göçmenleri yasa dışı yollarla ülkeye sokmak veya ülke dışına çıkarmak amacıyla sahte belgeler hazırlanırsa, hem göçmen kaçakçılığı hem de resmi belgede sahtecilik suçu oluşur. Bu durumda fail, gerçek içtima hükümleri gereği her iki suçtan da cezalandırılır.
Eğer göçmenler taşınma sırasında havasızlık gibi sebeplerle ölür, yaralanır veya sakat kalırsa, göçmen kaçakçılığına ek olarak kasten ya da taksirle öldürme/yaralama suçları da oluşmuş olur.
Bir TIR’da havasızlık nedeniyle göçmenlerin ölmesi ya da teknenin yetersizliğinden dolayı batması halinde, ölen kişi sayısınca insan öldürme suçu işlenmiş olur. Fail yine gerçek içtima kurallarına göre birden çok suçtan cezalandırılır.
Eğer suç bir tüzel kişi bünyesinde işlenmişse, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Şevval Asude DOĞAN