İçtihatlar

Mehir Senedi Nedir?

Mehir senedinin geçerli olabilmesi için resmi nikahın yapılmış olması gerekir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas: 2021/8076, Karar: 2022/1622 K.Tarihi: 28.02.2022

Mehir, İslam hukuku menşeili bir terimdir. En basit anlatımıyla, nikahtan önce veya sonra erkeğin kadına verdiği hediye anlamına gelmektedir. Mehrin koca tarafından verilmesi zorunlu değildir. Koca adına üçüncü kişiler tarafından da verilebilir. Bu anlamda mehir nafakadan farklı olarak kişiye bağlı olmayan borç ve alacakların mirasçılara geçeceğini öngören küllî halefiyet ilkesinden herhangi bir sapma göstermez (TMK m.599). Belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan armağan anlamına gelmektedir.

Pozitif hukukumuzda mehir, öngörüldüğünden farklı olarak kanunî bir borç olmaktan çıkarılmıştır. Mehir alacağı günümüzde yalnızca sözleşmesel temelde korunabilen bir hak niteliği taşıyabilmektedir. Bu nedenle pozitif hukukumuzda mehir yalnızca tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanıyla meydana gelen bir sözleşme (TBK m. 1/1) olması halinde tartışma konusu olabilecektir.

Mehrin ödenmesi belirli bir vadeye bağlanmışsa alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren, boşanma veya ölüm gibi belirsiz bir vadeye bağlanmışsa boşanma veya ölüm olayının meydana gelmesinden itibaren on yıllık zamanaşımına tabidir (TBK m. 146). Yalnız mehir sözleşmesi eşler arasında akdedilmişse belirli vadenin evlilik birliğinin devamı sırasındaki bir zamana tekabül etmesi halinde, alacak muaccel olsa bile zamanaşımı durur. Mehir senedi, yazılı olarak yapılmalıdır.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/8076 Esas, 2022/1662 Karar sayılı ve 28.02.2022 tarihli ilamında, mehir senedinin geçerli olabilmesi için resmi nikahın yapılmış olması gerektiği içtihat edilmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas: 2021/8076, Karar: 2022/1622 K.Tarihi: 28.02.2022

İLK DERECE Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının davalı … yönünden kabulüne, davalı … yönünden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine yönelik olarak verilen kararın ,süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı; davalılardan … ile 05.11.2017 tarihinde resmi nikah yapmaksızın imam nikahıyla evlendiklerini, davalının alkol kullanması, düzenli ve yeterli gelirinin olmaması, ekonomik durumu hakkında yalan söylemesi, borçlarının büyük bir kısmını kendisine ödetmesi, daha önceden cinsel ilişkiye girdiği kadınların videolarını telefonunda tutması nedeniyle evliliğin kendisi açısından çekilmez hale geldiğini, 09.04.2018 tarihinde evliliğin sona erdiğini, ayrı yaşamaya başladıklarını, davalıların 05.11.2017 tarihli mehir senediyle 500 gr 22 ayar altın borçlandıklarını, bu borçlarını ödemediklerini ileri sürerek; altının dava tarihindeki değeri olan 85.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

İlk derece mahkemesince; bağışlamanın geri alınması veya ifadan kaçınma şartlarının oluşmadığı davalı …’in ise adı borçlu sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle, davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden davanın reddine dair verilen karara karşı, davalı … vekili ve davacı vekili tarafça istinaf yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince; davacı ve davalı …’ın istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Davalı … tarafından damat sıfatıyla, davalı … tarafından damadın babası sıfatıyla imzalanan 05.11.2017 tarihli dava konusu belgede ”mehir senedi bu mihir senedini eşim olacak olan …’a mihir olarak veriyorum” ibaresi mevcuttur. İşbu belgenin evlilik birliğinin gerçekleşmesi amacıyla düzenlendiği ancak davalı … ve davacı arasında resmi nikah akdi yapılmadığı, bu itibarla da söz konusu belgenin geçerliliği olmadığı ortadadır.

Buna göre ilk derece mahkemesince; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1 uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı … yararına BOZULMASINA, 21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı …’a iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 28/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu