İçtihatlar

Ateist, Allah’sız, Kitapsız Sözleri Hakaret Mi?

“Ateist, Allah’sız, Kitapsız” sözleri hakaret olmayıp kaba ve nezaket dışı sözlerdir.

Yargıtay 18.Ceza Dairesi

Esas: 2015/35894, Karar: 2017/8117, K. Tarihi:  20.06.2017

Hakaret Suçu Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Hakaret suçu, bir kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak için somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek şeklinde işlenen bir suçtur.

Hakaret suçunun cezası, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Hakaret suçunun temel şekli, şikayete bağlı bir suçtur.

Mağdurun hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde şikayet hakkını kullanması gerekir. Ancak, hakaret suçunun kamu görevlisine veya cumhurbaşkanına karşı işlenmesi halinde, şikayete tabi değildir ve cumhuriyet savcılığı resen soruşturma açar.

Hakaret suçunun oluşması için, söylenen söz veya davranışın kişiyi küçük düşürmeye veya değersizleştirmeye yönelik olması gerekir. Beddua, eleştiri, kaba hitap veya rahatsız edici sözler, hakaret suçunu oluşturmaz. Hakaret suçunun işlenip işlenmediği, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2015/35894 Esas, 2017/8117 Karar sayılı ve 20.06.2017 tarihli ilamında; “Ateist, Allah’sız, Kitapsız” sözleri yalnızca kaba hitap tarzı niteliğinde olduğundan hakaret suçunu oluşturmadığı içtihat edilmiştir.

Yargıtay 18.Ceza Dairesi

Esas: 2015/35894, Karar: 2017/8117, K. Tarihi:  20.06.2017

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir.

Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir.

AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.

Yargılamaya konu somut olayda; Belediyesi Meclis Üyesi ve Belediye Başkan Vekili olarak görev yapan katılana gıyabında ve bilahare katılana ulaşan sözlerle “Ateist, Allahsız Kitapsız” tarzında sözler söylediği, şeklinde kabul edilen olayda, sanığın kullanmış olduğu ifadelerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyet kararı verilmesi,

2- Kabule göre de;

Suçun Gürsu Belediye Başkanlığı’nın insan kaynakları müdürüne ait odada işlendiği anlaşılmakla, aleniyet unsurunun ne şekilde oluştuğu açıklanmaksızın, TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması,

Kanuna aykırı ve sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20.06.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sonuç olarak, “ateist”, “Allah’sız”, “kitapsız” gibi ifadelerin hakaret teşkil edip etmediği, kayıtlarının bağlamı ve niyeti ile ilgili ayrıntılar. Ve uluslararası hukuk çerçevesi özgürlük özgürlüğü, anayasal iyileşmeyi sürdürebilme özgürlüğünü korumaktadır. Ancak bu özgürlük, özgürlük haklarına, özellikle şeref ve haysiyetlere saygı gösterme umutları ile karşılaşabiliriz.

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, hakaret suçunu yaşarken, bir kişinin onurunu, onurunu ve saygınlığını sürdürecek şekilde hareket etme suçu olarak nitelendirilir. Dolayısıyla, söz konusu ifadelerin hakaret kapsamına girmediği, somut olay şartlarına ve ifadelerin faaliyet sözleşmesine ilişkin yargının takdirine bağlıdır.

İnsanların inançlarına veya inançsızlıklarına yönelik ifadeler, eleştiri sınırları içinde kalmalı ve kişilik haklarına zarar vermemelidir. Bu tür ifadelerin hukuki bir değerlendirmeye tabi tutulması, hak özgürlüğü ile bireysel haklar arasında dengeli bir çizgi çizilmesini gerektirir.

Netice itibariyle, onun bir önünde vaka mahkemeler tarafından bireysel olarak değerlendirilmeli ve ifadelerin yakılması, niyet ve toplumdaki etkisi göz önünde bulundurularak karara varılmalıdır. Bu süreçte hem özgürlüğün korunması, hem de tutulabilecek şeref ve haysiyetinin korunması arasında adil bir dengenin korunması.

Avukatlık hizmeti veren sayfamız, bu ve benzeri hukuki danışmanlık vermeye hazırdır. İfade özgürlüğü ve hakları kapsamındaki ifadelerle ilgili daha fazla bilgi ve destek için ekinhukuk.com.tr adlı web sitemiz ile iletişime geçebilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu