Ceza Muhakemesi Hukukunda Yetki
Ceza muhakemesi hukuku, adil ve etkin bir yargılamanın temelini oluşturan usul kurallarını içerir. Bu kurallardan biri de yetkidir. Yetki, bir ceza davasının hangi mahkeme tarafından görüleceğini belirleyen hayati bir usul kuralıdır. Adli makamlar arasındaki iş bölümünü ve uzmanlaşmayı sağlayan yetki kuralları, hem hukuki güvenliği temin eder hem de yargılamanın doğru ve hızlı bir şekilde yürütülmesine olanak tanır.
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) bu konuyu ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Kanunun Dördüncü Bölümünde yer alan maddeler, suçun işlendiği yer, şüpheli veya sanığın durumu, suçun niteliği gibi çeşitli kriterlere göre yetkili mahkemenin nasıl belirleneceğini açıklar. Ancak, bu kuralların uygulanmasında bazı karmaşıklıklar ve sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Genel Yetki Kuralı ve İstisnaları
CMK’nın 12. maddesi, yetkinin temel prensibini ortaya koyar: “Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.” Bu kural, yetkinin “failden” ziyade “suçun işlendiği yerden” belirlenmesi prensibine dayanır. Bu, delillerin toplanmasını kolaylaştıran, görgü tanıklarına ve mağdura yakın bir yargılama imkânı sunan pratik bir yaklaşımdır.
Ancak, her zaman suçun işlendiği yerin tespiti kolay olmayabilir. Bu noktada, kanun çeşitli istisnai durumları öngörmüştür:
Teşebbüs, Kesintisiz ve Zincirleme Suçlar
Suçun tamamlanmadığı teşebbüs hâllerinde son icra hareketinin yapıldığı yer, eylemin sürekli devam ettiği kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği yer ve aynı suçun birden fazla defa işlendiği zincirleme suçlarda ise son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir (CMK m. 12/2). Bu düzenlemeler, suçun dinamik yapısına uygun bir yetki tespiti sağlar.
Yayın Yoluyla İşlenen Suçlar
Basılı, görsel veya işitsel yayınlarla işlenen suçlarda yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir. Bu, suçu meydana getiren yayın faaliyeti merkezini esas alır. Ancak, mağdurun hakları da göz ardı edilmemiştir. Özellikle hakaret gibi şikâyete bağlı suçlarda, yayın mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmış, işitilmiş veya görülmüşse, o yer mahkemesi de yetkili kılınmıştır (CMK m. 12/4, 12/5). Bu esneklik, mağdurun adalete erişimini kolaylaştırmayı amaçlar.
Bilişim Sistemleri ve Bankacılık Suçları
2021 yılında yapılan düzenleme ile bilişim sistemleri veya banka/kredi kartları kullanılarak işlenen suçlarda mağdurun yerleşim yeri mahkemesi de yetkili hâle getirilmiştir (CMK m. 12/6). Bu, bilişim suçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan pratik ihtiyaçları karşılamak için önemli bir adımdır. Sanal ortamda işlenen suçlarda failin yerini tespit etmek zor olabilirken, mağdurun yerleşim yeri çoğu zaman sabittir. Bu değişiklik, mağdurun dava sürecini kendi bulunduğu yerden takip edebilmesine olanak tanır.
Yetkide Belirsizlik ve Özel Durumlar
Suçun işlendiği yerin kesin olarak belirlenemediği durumlar için CMK’nın 13. maddesi “özel yetki” kurallarını düzenler. Bu maddede yetki, sırasıyla şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri veya en son adresi ve son çare olarak da ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesine verilmiştir. Bu hiyerarşi, yetkinin tespitinde bir belirsizlik durumunda bile davanın mutlaka bir mahkeme tarafından görülmesini sağlar.
Yabancı ülkede işlenen suçlarda ise yetki kuralları daha da karmaşıklaşır. CMK’nın 14. maddesi, bu tür davalarda yetkinin 13. maddedeki kurallara göre belirleneceğini belirtir. Ancak, istisnai olarak, Yargıtay’a suçun işlendiği yere daha yakın bir mahkemeyi yetkilendirme yetkisi verilmiştir. Bu, özellikle uluslararası boyutu olan suçlarda yargılamanın daha etkin ve hızlı yürütülmesini sağlamak amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir.
Deniz, hava ve demiryolu taşıtlarında işlenen suçlar için de özel yetki kuralları mevcuttur. CMK’nın 15. maddesi, bu tür suçlarda yetkiyi taşıtın ilk ulaştığı yer veya liman mahkemesine vermektedir. Bu düzenleme, hukuki boşlukların doğmasını engellerken, özellikle uluslararası sularda veya hava sahasında işlenen suçlarda uygulanacak yetki kuralını belirginleştirir.
Bağlantılı Suçlar ve Yetki Uyuşmazlıkları
Ceza muhakemesinde, birden fazla sanığın veya suçun bir arada ele alınması gereken durumlar sıkça görülür. Bu durumlara bağlantılı suçlar denir ve CMK’nın 16. maddesi bu konuyu düzenler. Kanun, bağlantılı davaların yetkili mahkemelerden herhangi birinde birleştirilebileceğini belirtir. Bu birleştirme, yargılamanın hızlanmasına, delillerin bütüncül olarak değerlendirilmesine ve çelişkili kararların önüne geçilmesine yardımcı olur. Eğer mahkemeler arasında uyuşmazlık çıkarsa, bir üst mahkeme bu sorunu çözerek yargılamanın hangi mahkemede devam edeceğine karar verir.
Yetki uyuşmazlıkları, mahkemeler arasında yetkinin kime ait olduğu konusunda anlaşmazlık çıkmasıdır. CMK’nın 17. maddesi, bu tür olumlu veya olumsuz uyuşmazlıkların ortak yüksek görevli mahkeme tarafından çözüleceğini düzenler. Bu, hukuki belirsizliğin hızlıca giderilerek davanın ilerlemesini sağlar.
Yetkisizlik İddiası ve Yargılamanın Nakli
Sanık, yargılamanın yetkisiz bir mahkemede yapıldığını iddia etme hakkına sahiptir. Ancak bu iddia, kanunda belirtilen belli bir zaman dilimi içinde ileri sürülmelidir (CMK m. 18). Bu kural, yargılamanın gereksiz yere uzamasını engellemeyi amaçlar. Yetkisizlik kararları ise itiraz yoluyla denetlenebilir.
Olağanüstü durumlarda, bir davanın başka bir mahkemeye nakledilmesi gerekebilir. CMK’nın 19. maddesi, bu durumlara açıklık getirir. Hukukî veya fiilî sebeplerle (örneğin hâkimin görevini yapamayacak durumda olması) yetkili mahkemenin görevini yerine getirememesi hâlinde, dava başka bir mahkemeye nakledilebilir. Daha da önemlisi, kamu güvenliği için tehlikeli bir durum söz konusu ise, Adalet Bakanı’nın talebiyle Yargıtay davanın nakline karar verebilir. Bu, toplumun güvenliği ve yargılamanın selameti için gerekli bir mekanizmadır.
Son olarak, CMK’nın 20. maddesi, yetkili olmayan bir mahkeme tarafından yapılan işlemlerin yalnızca yetkisizlik nedeniyle hükümsüz sayılmayacağını belirtir. Bu kural, şekli hataların yargılama sürecini tamamen geçersiz kılmasını önleyerek, usul ekonomisini ve hukuki güvenliği destekler. Ayrıca, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yetkili olmayan bir hâkimin dahi gerekli işlemleri yapabileceği öngörülmüştür (CMK m. 21). Bu düzenleme, acil durumlarda delillerin kaybolmasını veya sanıkların kaçmasını engellemek gibi hayati fonksiyonlar için kritik öneme sahiptir.
Ceza muhakemesi hukuku, yetki kurallarıyla adil ve düzenli bir yargılamanın temelini atar. Suçun işlendiği yer mahkemesinin esas alınması, delillerin etkin toplanmasını ve yargılamanın hızlanmasını sağlar. Öte yandan, teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan yeni suç tipleri ve uluslararası boyut kazanan vakalar karşısında kanun koyucu esnek düzenlemelerle bu sorunlara çözüm aramıştır. Bilişim suçlarında mağdurun yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili kılınması gibi yenilikler, hukukun değişen koşullara adaptasyonunu göstermektedir.
Bununla birlikte, yetki kurallarının yorumlanmasında ve uygulanmasında bazı sorunlar devam etmektedir. Özellikle bağlantılı suçlar ve birden fazla yetkili mahkemenin söz konusu olduğu durumlarda yargılama makamları arasında yetki uyuşmazlıkları yaşanabilmektedir. Bu durum, yargılama sürecini yavaşlatarak mağduriyetlere yol açabilir. Bu nedenle, yetki kurallarının daha net ve anlaşılır hâle getirilmesi, adli makamların yetki konusunda daha koordineli çalışması ve uyuşmazlık çözüm mekanizmalarının daha etkin işlemesi önemlidir. Nihayetinde, yetki kuralları, sadece bir usul kaidesi değil, aynı zamanda vatandaşın adalete erişimini güvence altına alan temel bir haktır. Hukuk devletinin işleyişi için bu kuralların sorunsuz ve adil bir şekilde uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Servet DEMİR